Bu Blogda Ara

3 Ocak 2018 Çarşamba

SESSİZLİK


Modern yaşamda pek çoğumuz anbean gürültüyle çevriliyiz. Evde, yolda, işte, okulda daima sesler bize eşlik ediyor ve kendimiz için sessiz anlar yaratmayı çok fazla önemsemiyoruz. Ancak yapılan çalışmalar, sessizliğin bizler için zannettiğimizden çok daha faydalı olduğunu kanıtlıyor…

Bilim İnsanlarına Göre Sessizlik, Beynimizde Yeni Hücrelerin Oluşmasını Sağlıyor!

Bilim İnsanlarına Göre Sessizlik, Beynimizde Yeni Hücrelerin Oluşmasını Sağlıyor!
Modern yaşamda pek çoğumuz anbean gürültüyle çevriliyiz. Evde, yolda, işte, okulda daima sesler bize eşlik ediyor ve kendimiz için sessiz anlar yaratmayı çok fazla önemsemiyoruz. Ancak yapılan çalışmalar, sessizliğin bizler için zannettiğimizden çok daha faydalı olduğunu kanıtlıyor…

Çalışma, 2013 yılında fareler üzerinde yürütülen deneylerle başladı.

“Beyin, Yapı ve Fonksiyon” isimli dergide yayınlanan çalışma kapsamında fareler farklı zamanlarda gürültü ve sessizliğe maruz bırakıldı ve bunların beyinlerinde yaratacağı farklı etkiler gözlemlendi. Ulaşılan sonuçlar oldukça şaşırtıcıydı; çünkü günde iki saat düzenli olarak sessizliğe maruz bırakılan farelerin beyinlerinin hipokampüs isimli bölümünde yeni hücrelerin oluşmaya başladığı gözlemlendi.

Hipokampüs beynimizin hafıza, duygu ve öğrenmeden sorumlu bölümüdür

Beyinde yeni hücrelerin oluşumu her zaman sağlığımız için faydalı oldukları anlamına gelmez. Ancak deneyi yürüten isimlerden olan Imke Kirste, bu örnekte, oluşan hücrelerin gerçekten de işlev gösteren nöronlar olduğunu belirtiyor. Öyle görünüyor ki sessizlik, beynimizde fonksiyonel ve tüm beyinle uyumlu nöronların üretilmesini sağlıyor.

Beynimiz sessizlik ânında bilgileri aktif olarak değerlendiriyor ve içselleştiriyor.

Beyinlerimiz adeta bir “default” moda sahip ve yapılan beyin görüntülemeleri, bu hâldeki bir beynin bilgileri durmaksızın değerlendirdiğini gösteriyor. Üstelik dinlenme hâlinde olduğumuzda bile bu bilgi işleme sürecinin devam ettiği biliniyor. Bu da demek oluyor ki aslında dinlenmek ya da günde birkaç saatimizi sessizliğe ayırmak aslında boşa geçmiş zaman değil, aksine bilgilerimizi pekiştirmemizi sağlayan son derece faydalı bir zaman.

Sessizliğin yarattığı bu durum aynı zamanda kişilerin özfarkındalığının artmasını sağlıyor.

Sessizlik sırasında beynimiz yalnızca içsel ve dışsal bilgileri toparlayarak bilinç düzeyimizi arttırmıyor, aynı zamanda kendimizle ilgili farkındalığımızın artmasını da sağlıyor. Dikkatimizi dağıtan bir gürültü ya da iş olmadığı zamanlarda odağımız kendimize ve dış dünyaya yoğunlaşıyor ve adeta beynimiz hiç olmadığı kadar özgürleşiyor.

Gürültü, vücudumuzun ürettiği stres hormonunda kayda değer bir artışa sebep oluyor

Dikkatimizi etrafımızı çevreleyen gürültüye yöneltmesek ve hatta uyku hâlinde olsak bile etrafımızdaki sesler beynimiz üzerinde büyük etki yaratıyor. Gürültü, temporal lobumuzda bulunan amigdalanın aktif hâle gelmesine ve vücudumuzdaki stres hormonu salınımının artmasına sebep oluyor. Eğer çoğunlukla gürültülü olan bir ortamda yaşıyorsanız, stres hormonu seviyelerinizin normalin üstünde olması şaşırtıcı değildir.

Sessizliğe maruz kalmak ise bunun tam tersi bir etki yaratıyo

Gürültünün beynimizde yarattığı etkiyi yalnızca sessizlik tersine döndürebiliyor; çünkü sessizlik hem beynimiz hem de bedenimiz üzerinde rahatlatıcı etki yaratıyor. Konu üzerine yapılan çalışmalar, sessiz bir ortamda kalmanın rahatlatıcı müzikler dinlemekten bile daha faydalı olduğunu gösteriyor.

Ayrıca sessizliğin bilişsel becerilerimizi geliştirdiği de kanıtlandı.

Yapılan çalışmalar, gürültünün işte ve okulda kişilerin iş becerilerini zayıflattığını ve çalışma sürelerini uzattığını kanıtlıyor. Kısacası sessizliğin faydası yalnızca boş zamanları değil, çalışma zamanlarımızı da kapsıyor ve zihinsel becerilerimizi arttırıyor. Yaşam alanımızda sessiz bir ortam sağlamak bugün her ne kadar zor olsa da, tüm bu sebeplerden ötürü yapmamız gerekenlerin başında geliyor.