Bu Blogda Ara

15 Ekim 2011 Cumartesi

GELECEKTEN HEPİMİZ SORUMLUYUZ

Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz.


Ne kadar doğru ve anlamlı bir söz. Evet, bizler bir insan olarak beşeri yaşantımızda hem yaptıklarımızdan, hem de yapmadıklarımızdan sorumluyuz. Ne ekersen onu biçersin diyen atalarımız, boşuna söylememiş.

Nefsimizle yüzleşelim ve kendimize soralım, ben bu ülke için ne yaptım? Eğer bu soruya, işte ben yıllarımı verdim çalıştım emekli oldum, diye cevap veriyorsak, bu ülke için hiç bir şey yapmamış, yalnız kendimiz için çalışmışız demektir. Bu ülkenin özgürlüğü, insan hakları adına ne yaptık? Bu ülke için evlat yetiştirirken, hangi beklentiler içindeydik? Bu ülkenin birliğini, beraberliğini sağlamak, bizleri yönetecek doğru insanları seçebilmek adına, nasıl bir hizmetimiz, katkımız oldu? Toplumu bilinçlendirme adına neler yaptık. Daha da açıkçası kendimizi gerektiği gibi yetiştirebildik mi? Dünyadan ne kadar haberimiz var? Dünya bizleri nasıl tanıyor, amaçları nelerdir? Düşmanlarımızı tanıyıp, önlemler alabildik mi? Yoksa onları koynumuzda yetiştirip büyüttükte, haberimiz bile mi yok?

Evet, hepimiz sorumluyuz, hiçbir şey yapmadığımızdan, mirasyediler gibi, yaptıklarımızla övünüp, yapamadıklarımızdan sorumluyuz. Birileri bizlerin özgür iradesini almış. Ne yapacağımızı söyleyenler, ne düşünmemiz gerektiğini, neyin doğru, neyin yanlış olduğuna da kara vermişler. Bir rol biçmişler bizlere, adeta o rolü oynayan figüranılar gibiyiz.


Toplum değiştirilmiş, genleriyle oynanmış. Birlikten beraberlikten söz edenler, bölünmüş kamplara, düşman görür olmuş karşısındakini. Kardeşin kardeşe düşmesini, seyretmişiz film seyreder gibi. Onlar, bizler diye ayırmışız bu vatan evlatlarını.

Vatan, dikenli bir gül gibidir. Onun kıymetini bilmek için, ona âşık olmak gerek. Gülün dikeni var diye üzüleceğimize, dikenin çiçeği var diye sevinmesini öğrenmeliyiz.

Gelin bizlerin üzerinde dolaşan, karabulutları dağıtalım. Dostça, kardeşçe yaşayalım bir yumruk olarak. Sevindirmeyelim düşmanlarımızı. Toplumun karamsarlığına ışık tutalım, su serpelim gönüllerine. Yıkmayalım demokrasimizin duvarlarını, düşman yapmayalım vatan evlatlarını birbirine. Bir söz vardır, (Bir bugün, iki yarına bedeldir…) derler. Gelin pişman olmak istemiyorsak, bugünkü işimizi yarına bırakmayalım. Bu ülkede dostça, kardeşçe, huzur içinde yaşamak istiyorsak, tek bir yumruk olalım.

Bir nehir olup, bir şelale gibi, sadece kendimize doğru akmamız gereken bir zaman dilimindeyiz.

Bir an önce kucaklaşmalı, kendimizle barışmalı, el ele, kol kola girmeliyiz. Yüreklerimizle bu yolu hep birlikte yürümeliyiz.

Şimdi zaman “KOL KOLA, YÜREK YÜREĞE, DAYANIŞMA ZAMANIDIR”