Bu Blogda Ara

17 Ekim 2011 Pazartesi

CARPE DİEM


Kendini doğru tanımak, insanoğlunu, yarattığı bir çok karmaşadan kurtarıveriyor.

Tek tek her insanın ve her toplumun farklı kültürleri var. Sonuçta kültür nedir ki: Gelenekler, kurallar, alışkanlıklar, kanunlar, inançlar, korkular, idealler, doğrular, yanlışlar, iyiler, kötüler, sevinçler, acılar, pişmanlıklar, madde düzeyinde üretilen her şey, sanat, yaşanılanlar, umutlar ve daha bir çok şey. Yâni bir insanın ya da toplumun şimdiki hâline gelmesine sebep olan her şey. Buna da zâten geçmiş diyoruz. Demek ki kültür ve geçmiş aynı şey. "Benim kültürüm" diyerek sahiplendiğiniz şey, sizin geçmişinizdir.


Sizin geçmişiniz, yaratılışın ilk anından itibaren başlar. O andan itibaren yaşanılan her şey kaydolur. İşte bu kayıtların hepsine birden bilinçaltı diyoruz. Bu kayıtların hepsi aynı zamanda geçmişinizdir. Yâni bilinçaltınız ile geçmişiniz ve dolayısıyla da kültürünüz, hepsi aynı şey.


Bedeniniz, bilinçaltınızın dolayısı ile geçmişinizin birebir yansımadır. Beden, kültür, geçmiş, bilinçaltı. Bunların dördü de aynı şeydir. Geçmiş, bitmiş ve tekrarlanmayacak olandır.


Peki insan için gelecek nedir?


İnsanların yaşadığı acılar onların korkularını, yaşadığı hazlar ise arzularını üretir. İşte insan için gelecek, arzularının ve korkularının yönlendirmesinde oluşan hayallerdir.


Hayaller zihinde üretilir ve yaşanılandan kopuktur. O halde gerçek nedir?


Gerçek, yaşanılandır. Yaşanılan ise sâdece şimdide olur.


Hep taze ve hep canlı olan, sizi deneyimlemeye ve anlamaya dâvet eden, sâdece ve sâdece şimdidir.


Geçmiş ve gelecek gerçek değildir.


Geçmiş ve gelecek, zihnimizde oluşan çeşitli görüntülerden başka bir şey değildir. Bu görüntülere ilgi gösterdiğiniz anlarda şimdiden koparsınız. Yâni gerçekten koparsınız. İşte bu, ikiliktir. Bir ve tek olan, şimdidir.


İlginizi geçmiş ve gelecek dâhil tüm varoluştan tamamen çekip özgür bırakmak, ve bununla birlikte içinizde ve dışınızda varolan ve olup biten herşeye tamamen izin vermek, sizi şimdiye getirir; size şimdiyi yaşatır.

 
Anı yaşa

Bugün son günün olsa...


Nasıl yaşardın ?


Sadece 24 saat nefesin kalsa?


Hiç yalansız,


Tamamen riyasız,


Ne yapardın ?


Daha mı çok tebessüm eder ?


Uyumaz yıldızlara mı bakardın ?


Demek çekinmeden sevgini söyler,


Dostlarını arardın ?


Belki gezebildiğin kadar gezer,


Bir o kadar çiçek koklardın.


Acaba düşmanın kalır mıydı ?


Gönlünü alıp barışmadığın ?


Hadi... Zaman geçiyor.


Dakikalar su gibi akıyor.


Son anların olsa bunlar


Ne yapardın ?


Birikmiş tüm paranla


İhtiyacı olanlara yardım eder,


Harcayabildiğince harcar mıydın ?


Sanırım eleştirmezdin kimseyi,


Vakit iltifatlarına yetmezdi !


Peki neden bugün değil... sonra!


Son günün olması ne katacak sana,


Artık anla !


Dün gitti,


Yarın gelmedi;


Anı yaşa !