Bu Blogda Ara

13 Şubat 2018 Salı

İZMİR GÜMÜLDÜR & ÖZDERE

Mis kokulu satsumanın diyarı Gümüldür, maviyle yeşil buluşturan doğası, yedi kilometrelik sahil şeridindeki mavi bayraklı plajları, her bütçeye uygun otelleriyle deniz turizminin hızla gelişen bölgelerinden biridir. İzmir kent merkezine 50, Adnan Menderes Havaalanı’na 35 kilometre uzaklıkta bulunan Gümüldür, ulaşım kolaylığı nedeniyle de deniz tutkunlarının tatil seçenekleri arasında yer alır.
Yaz sezonunda yerli ve yabancı turistlere ev sahipliği yapan Gümüldür, konuklarına farklı tatil seçeneklerini bir arada sunar. Mavi bayraklı plajlarında denizin ve doğanın tadını çıkarabileceğiniz gibi denize ulaşan tatlı su çaylarında balık avlayabilir ya da su sporlarıyla tatilinize ayrı bir renk katabilirsiniz. Yaz aylarında nüfusu 200 binleri bulan Gümüldür, Klaros, Kolophon ve Notion antik kentlerine yakınlığı nedeniyle kültür turizm meraklılarına da davet gönderir.
Menderes’in Bakanlar Kurulunca onaylı tek turizm bölgesi olan Özdere, her zevke ve bütçeye uygun tatil seçenekleriyle yaz aylarının uğrak durakları arasında yer alır. Verimli topraklarında dünyaca ünlü satsuma mandalinasının yetiştiği Özdere’de turuncu renge mavi ve yeşilin bin bir tonu eşlik eder…
En eski yerleşimin 7 bin yıl öncesine değin uzandığı Özdere bölgesi, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Geçmişte Kasura, Dioshieron ve Kesre isimleriyle bilinen bölge, 1960’lı yıllarda Özdere adını almıştır. Günümüzde tatilcilerin gözde merkezlerinden biri olan Özdere, Ahmetbeyli ile birlikte 30 kilometreyi bulan sahil şeridindeki mavi bayraklı plajları, birbirinden güzel koyları, mavinin yeşille bütünleştiği doğası ve iklimiyle görülmeye değer güzelliktedir.
Tatil için Özdere’yi seçenlerdenseniz, farklı seçenekleri bir arada değerlendirmeniz mümkün. Turizmin geçim kaynakları arasında ilk sırayı aldığı bölgede, toplam yatak sayısı 9 bini geçen konaklama seçeneklerinden birini değerlendirebilir ya da kamp ve piknik alanlarında günübirlik tatilin keyfini yaşayabilirsiniz. Yaz aylarında eşsiz kumu, berrak denizi ve tertemiz doğasıyla size gündelik yaşantınızı unutturacak Özdere, Klaros, Kolophon ve Notion’un yanı sıra Adnan Menderes Havaalanı, Selçuk Efes Havaalanı ve Kuşadası’na yakınlığı nedeniyle de bir cazibe merkezidir.
Ege kıyısında, İklimi, doğal güzellikleri, tarihi kalıntıları ile yerli, yabancı bölgeye gelen herkesin beğenisini kazanan, bu nedenle dünyanın her yerinden insanların gelip temelli yerleştiği veya tatilini geçirdiği, gün geçtikçe büyüyen, kalabalıklaşan şirin ve turistik yerleşimler Gümüldür ve Özdere.Bu iki turistik yerleşim birimi birbirine o kadar yakın ki...adeta içiçe...Sahil şeridi birbirinin devamı. Gezilecek,görülecek yerler ayni yerler, ayni tarihi ve doğal güzellikleri paylaşıyorlar. Hele konu turizm olunca bu iki güzide yeri birbirinden ayrı tanıtmak neredeyse imkansız.







11 Şubat 2018 Pazar

İZMİR SEFERİHİSAR SIĞACIK

İzmir Seferihisar 40.000 nüfuslu İzmir'in ilçesi, İzmir'e 52 km uzaklıkta, Türkiye’nin ilk Citta Slow’u yani “Sakin Şehri”.Seferihisar’ın 2oo9 yılında aldığı bu ünvan şehirleşme ve küreselleşme karşısında, mimarisi, kültürü, gelenekleri, zanaatleri bozulmadan bugüne gelen, nüfusu 50.000 altındaki yerleşkelere İtalya’daki bir komite tarafından veriliyor ve sıkı denetleniyor. Seferihisar, İzmir'in güneybatısında ve Ege Bölgesi'nde yer almaktadır.Cumhuriyet öncesinde 1884 yılında ilçe olmuştur.
Teos Antik Kenti, Sığacık Kalesi ve Marinası, Sığacık Pazarı mutlaka gezilmesi gerek yerleri. Denk gelirseniz Kale Meydanı’nda yazın konserler de oluyor.Sığacık’ın en önemli tarihi değeri, M.Ö. 1000 yıllarında Akalar’dan kaçan Giritliler tarafından kurulan ve daha sonra İonialıların kenti olan Teos Antik Kenti.En temel yapı da İyon düzenindeki Dionysos Tapınağı. Bu tapınak dünyada Şarap Tanrısı Dionysos’a adanan en büyük tapınakmış.
Limanın hemen yakınında bulunan Sığacık Kalesi’nin Selçuklular döneminde yapıldığı tahmin ediliyor.Depremler nedeniyle hasara uğrayan ve daha sonraları Aydınoğulları ve Osmanlılar döneminde birçok kez tamir gören kalenin tarihteki en önemli yeri, Osmanlılar döneminde Kaptan-ı DeryaPiri Reis’in önerisiyle Rodos Seferi’ne hazırlanan Kanuni Sultan Süleyman’ın emri üzerine donanma komutanı Parlak Mustafa Paşa tarafından 1521-1522 yılları arasında Teos Antik Şehri harabelerinden taşınan taşlarla yeniden inşa edilip deniz üssü olarak kullanılması.
Slow Food felsefesi ile Seferihisar’da birçok yerel ürün pazarı kuruluyor. Bunlardan en ünlüsü Sığacık‘ta pazar günleri kaleiçinde kurulan Üretici Pazarı.Bu pazarda, yiyecek-içecek-kullanılacak eşya olsun sadece burada üretilen ürünler, bizzat üreticisi tarafından satılıyor. Al sat yapılamıyor. Bu pazarda en çok ev hanımları iş başında. Sığacıklı hanımların ellerinden çıkma ürünler pazarın en büyük artısı. Hiçbir pazarda bir arada göremeyeceğiniz kadar çok yiyecek tezgahı var.

Dünyanın en iyi satsuma cinsi mandalinasının yetiştiği topraklar olan Seferihisar’da, 17-18-19 Kasım tarihlerinde her yıl büyük ilgi gören “Mandalina Şenliği”  gerçekleşiyor.Seferihisar’ın turuncu bayramı 3 gün sürüyor, Şenlik, üreticilerin desteklenmesi ve teşvik edilmesi, ürün kalitesinin yükseltilmesi, bilinirliğinin arttırılması, pazarlama kabiliyetinin güçlendirilmesi, Seferihisar adıyla markalaşmış mandalina, ürünün yeni pazarlar bulması ve daha fazla kazanç hedefleriyle düzenleniyor.
Seferihisar’ın etrafı mavi bayraklı plajlarla çevrili, Sığacık Büyük Akkum, Ekmeksiz, Akarca ve Ürkmez Plajları.Seferihisar Belediyesi tüm plajlara şemsiye ve şezlong koyuyor.Sığacık Büyük Akkum Plajı buz gibi suda yüzmeyi sevenler için bire bir. Burada Beach Club tarzı işletmeler de var, plajı kum, huzur arayanlar için ideal, denizi berrak ve temiz.Kaleiçi’ndeki tarihi evlerden bazıları pansiyon olarak işletildiğinden bu güzel evleri sadece seyirle kalmayıp, konaklama yapabiliyorsunuz.Mandalin Pansiyon Sığacık Kaleiçi’nin en popüler pansiyonu.


10 Şubat 2018 Cumartesi

İZMİR URLA ÇEŞMEALTI

Urla, İzmir il merkezine 35 km uzaklıkta kendi halinde bir ilçe.Doğusunda Güzelbahçe ve Seferihisar; batısında Çeşme; kuzeybatısında Karaburun; kuzeyinde ve güneyinde Ege Deniz’i bulunuyor.Urla'ya 5 km uzaklıkta olan Çeşmealtı, Ege'nin incisi Türkiye'nin üçüncü büyük ili İzmir'in Urla ilçesinde yer alan sakin ve huzurlu bir sayfiye bölgesidir. 
Çeşmealtı plajının huzur veren ortamı ile güneşlenebilir, pırıl pırıl denizine girebilirsiniz. Buraya geldiğinizde kesinlikle meşhur katmerin tadına bakmalısınız. Güvendik tepesinde gün doğumu ve batımını seyrederken doğanın bize bahşettiği güzellikler karşısında şaşkınlığınızı gideremeyeceksiniz.
Akşamları kurulan Çeşmealtı pazarından alışveriş yapabilir, Özbek köyünde bulunda yüzyıllık ağaçları görebilirsiniz. Çeşmealtı'nda İçmeler mevkiinde bulunan kaplıcaların şifalı sularında yorgunluğunuzu atarken, Urla kıyıları ve 12 adaya düzenlenen turlara katılabilirsiniz.
Akşam da gündüzleri de hayat burada akıyor. Çeşit çeşit mezelerle donatılmış balık restoranları, kordonu, Urla sahili ya da Çeşmealtı sahili burada bambaşka. İnternetten ilginizi çekecek ve damak zevkinize göre bir mekan seçerek burada beğeninize göre keyifli vakit geçirebilirsiniz.
İzmir’in sevimli beldesi Urla; temiz havası, zeytinyağı, enginarı, şevketi bostanı, çeşitli şifalı otları, şarap bağları ve lezzetli deniz ürünleri ile Ege’nin incisi olmayı çoktan başardı. Her pazar günü kurulan Çeşmealtı iskele pazarından tazecik otlar, meyve ve sebzeler dışında çoğu yerde bulamayacağınız doğal ürünler alabilirsiniz. Ayrıca Urla’da avlanan balıklar, karidesler ve ahtapotlar Türkiye’nin en lezzetli deniz ürünleri olmaya aday. İskele’de her sabah açık artırmada dilediğiniz canlı balığı Çeşmealtı iskele balık mezatından alabilirsiniz.
Urla’nın son yıllarda yıldızı parlayan köyleri; dingin köy yaşamıyla Barbaros Köyü, tarihteki ilk ismi Polikhne olan eski Rum köyü Balıklıova, küçük bir balıkçı kasabası olan Özbek Köyü, tiyatrosu ile ünlü Bademler Köyü ve Bizans hamamlarına ev sahipliği yapmış Gülbahçe. Urla’yı gezerken bu köyleri de listenize eklemenizi tavsiye ederim.







İZMİR ÇEŞME (CYSSUS)

Çeşme, İzmir'in batısında yer alan İzmir'e 90 km mesafede bir ilçedir. Doğudan Urla, kuzeyden Karaburun, batı ve güneyden Ege Denizi ile çevrilidir. Deniz seviyesinden yüksekliği 5 metredir. Yüzölçümü 260 km²'dir. Nüfusu 45.000 kişidir.Antik çağda Cyssus adıyla anılan Çeşme’nin bugünkü adını denizcilerin su temin ettikleri “çeşme”’lerden aldığı sanılmaktadır. Çünkü Çeşme’nin en önemli özellikleri içme suyu ve limanıdır.
29 km’lik Çeşme kıyı şeridi boyunca göreceğiniz birbirinden güzel plajların her birinden ayrı bir keyif alacaksınız. Ilıca, 2 km’ye yakın uzunluktaki geniş ve beyaz kumlu plajları, nitelikli konaklama tesisleri ve termal olanaklarıyla Çeşmenin en büyük ve popüler turizm merkezi durumunda.Boyalık Koyu, yaklaşık 5 km. uzunluğunda ve çok güzel plajlara sahip bir koydur. Ilıca plajının karakteristiklerini gösteren bu koy ayrıca bugün Çeşme’nin en hızlı gelişen turizm alanlarından birisidir.
Ildırı, Antik Erythria kentinin bulunduğu Ildırı ve yöresi, doğal plajları ve kamp alanlarını bakımından kampçılar için ilginç bir yöre.Dalyan ve Sakızlı Koy, Çeşme yarımadasının kuzey kıyılarında yer alan bu turistik merkezler, tipik balıkçı mahallesi, evleri, limanı, plajları ve insanlarıyla Ege yaşantısının ve doğal güzelliklerinin toplandığı bir yöre.Çiftlikköy ve Pırlanta Plajı, Çeşme'nin güney ve güneybatısında yer alıyor.Eşek Adası, eski adıyla "GONİ" olarak bilinen günümüzün Eşek Adası Çeşme`den yatlarla bir saat uzaklıkta, temiz koyları ve konuksever eşekleriyle günübirlik yat gezintileri için ideal bir yer.
Çeşme Kalesi, 2. Beyazıt tarafından 1508 yılında diktörtgen biçiminde yaptırılan kale, 6 kulesi ve üç yanındaki hendeklerle muhteşem bir görüntü oluşturur.1528 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Kervansaray Çeşme'ye ayrı bir özellik katar. Tarih içinde özellikle yabancı tüccarların konaklaması için kullanılan kervansaray günümüzde 45 odalı bir otel olarak hizmet vermektedir.Çeşme Müzesi, Çeşme’nin tarihi zenginliklerini en iyi, müzelerdeki tarihi eserlerin çokluğu ve kalitesi gözler önüne sermektedir.Ildırı köyünün antik dönemdeki adı Erythrai’dir. Erythrai sözcüğünün Yunancada “kırmızı” anlamına gelen Erythros’tan türediği, kent toprağını kırmızı renginden dolayı Erythrai’nin “Kızıl Kent” anlamında kullanıldığı sanılmaktadır. 
Türkiye'nin turizm vitrini olan Çeşme, dünya standartlarındaki otellerinin yanı sıra çoğu taş yapılardan oluşan butik otelleriyle, son yıllarda yatak kapasitesini de popülaritesini de artırıyor.Çeşme otobanının Alaçatı çıkışına 2-3 dakika uzaklıktaki Reisdere, Çeşme'ye gelenler için ilçenin her özelliğinin tadımlık sunulduğu bir "Hoş Geldiniz" tabelası gibi adeta. Muhteşem manzara, birbirinden güzel koylar, zengin bir mutfak, doğal ve mimari güzelliklerin aynı yerde buluştuğu küçük bir Çeşme sentezi.
Yöreyi ikiye bölen derenin adını verdiği Reisdere, Rumeli'den gelen göçmenlerin oluşturduğu bir köy. Göçenlerin, Rumeli'den beraberinde getirdiği sıcaklığı, mimari yapısı ve yöre sakinlerinin güler yüzü olarak konuklarıyla paylaşan bu küçük şirin köyde gezinirken, Çeşme'nin dünyaca ünlü Gerence rüzgarının Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda dolaştığı ayrıcalıklı bir coğrafyada olmanın tadına varabilirsiniz.


9 Şubat 2018 Cuma

İZMİR ÇEŞME ALAÇATI OT FESTİVALİ

İZMİR'in Çeşme İlçesi'nde her yıl Nisan ayında yapılan Alaçatı Ot Festivali ziyaretçilerine enginar tatlısından kabak çiçeği dolmasına, yabani kuş konmazdan, rezeneye kadar yüzlerce ot çeşidini tanıma fırsatı sunuyor.Alaçatı, İzmir'in Çeşme ilçesine bağlı bir mahalle. Ege Denizi'ne kıyısı vardır. Tarihî taş evleri ve rüzgar sörfüne elverişli plajları ile ünlüdür. Son yıllarda taş evleri sayesinde çok fazla gelişmiştir.Son dönemde isminden sıkça söz ettiren Alaçatı, tatilcilerin gözde yerlerinden birine dönüştü. Egenin bu lavanta kokan şirin kasabası, artık ülkemizin en gözde tatil yerleri arasında yer alıyor.
Rengârenk pencere ve kapıların süslediği cumbalı taş evleri, begonvillerin ve sardunyaların sarmaladığı Arnavut kaldırımlı sokakları, lavanta kokulu hediyelik eşya dükkanları, mavi tahta sandalyeli ve yöreye özgü motiflerle işlenmiş masa örtülerinin süslediği kafe ve restoranlarıyla pek keyifli bir atmosfere sahip.Alaçatı’da listeden öte ve önce yapmanız gereken bir şey varsa o da şirin kasabanın Arnavut kaldırımlı dar sokaklarında yürümek. Kaybolmaktan korkmayın. Tarihi taş evleri ve birbirinden ilginç dükkanları görünce bunu değiyor.
Her cumartesi çok geniş bir alanda kurulan Alaçatı Pazarı, sebze meyvenin dışında, kaliteli giyim ürünleri ve el yapımı reçellerin, baharatların bulunabileceği çok renkli bir yer. Yakın köylerde üretim yapan köylülerin lezzetli doğal ürünleri müthiş.Hacımemiş sokağı, şirin kafe ve restoranları, antikacı dükkanları, galerileri, seramik ve cam işçiliği atölyeleri ve daha bir çok farklı mekânlarıyla Alaçatı’nın yükselen yıldızı. Kemalpaşa sokağı gibi sıkış sıkış bir kalabalık, sokağa taşan gürültülü mekânlar yok burada, daha sakin ve dingin bir yer. 
Kumsalı, cam gibi denizi ve meşhur rüzgarıyla Alaçatı, her sezon yerli ve yabancıların akınına uğruyor. Rüzgarın yönü ve derecesine göre tercih edilen plajlardan en ünlüleri Kum BeachMocca Beach ve Çark Plajı. Ayrıca Alaçatı Marina’daki mekanlarda dinlenip soğuk bir şeyler içme imkanı da bulunuyor. Rüzgar nereden eserse essin her daim korunaklı bir koy olan Aya Yorgi plajını da ekleyebiliriz. Altın sarısı kumları ve berrak serin sularıyla Alaçatı kumsalları ziyaretçilerine keyifli bir deniz keyfi sunuyor.
Uluslararası yarışmalara da ev sahipliği yapan Alaçatı, dünyanın en iyi rüzgâr sörfüyerlerinden birisi olarak gösteriliyor. Alaçatı Yumru Koyu dünyanın sayılı sörf yerlerinden biri ve burada her yıl Dünya Windsurf Şampiyonası yapılıyor.Alaçatı, yılın 330 günü rüzgarlı olduğundan, her yıl pek çok rüzgar sörfü müdaviminin akınına uğruyor.Alaçatı’nın simgesi, 1850’lerden kalma taş yel değirmenleri, buranın en eski yapıları arasında yer alıyor. Büyüklükleri birbirinden farklı 4 adet yel değirmeni Alaçatı merkezde yer alan küçük bir tepenin üzerine kurulu. Alaçatı sokaklarını turladıktan sonra hem yorgunluk kahvesi içmek hem de nefis gün batımı izleyip fotoğraf çekmek için ideal bir yer.
Ege mutfağını enfes lezzetlerini sunan restoranları ve sıcakkanlı halkıyla Alaçatı, restoran yönünden de zengin bir çeşitliliğe sahip. Küçücük masalarıyla doyumsuz tatlar sunan meyhaneler Alaçatı’yı Alaçatı yapan değerlerden. Ege otları ve yerel lezzetlerin eşlik ettiği meze çeşitleriyle süslenen rakı sofraları, canlı müzikle birlikte yüzleri güldürüyor.
Her biri bambaşka bir kimliğe sahip, kendisine hayran bırakan Alaçatı butik otelleri, dört mevsim ayırt etmeden benzersiz atmosferiyle misafirlerini ağırlıyor. Bir çoğu 100 yılı aşkın tarihiyle, aslına uygun olarak restore edilen kesme taştan yapılmış Alaçatı otelleri, cumbalarında Türk kahvesi keyfi yapabileceğiniz bir konfor sunuyor. Hele Ege usulü kahvaltısı dillere destan.