Bu Blogda Ara

7 Ocak 2010 Perşembe

KURUMSALLIK


Mühendislik, bilimsel ve matematiksel prensipleri, tecrübeyi ve ortak fikirleri kullanarak insana faydalı ürünler ortaya koyma sanatıdır. Bir başka deyişle mühendislik, belirli bir ihtiyacı karşılamak için gerekli teknik ürün ve sistemi üretme sürecidir.

Kurumsallaşma, bir işletmenin, faaliyetlerini belirli kişilerin varlığına bağlı olmadan sürdürebilmesini ve geliştirebilmesini sağlayan, bu sayede de nesilden nesile devreden bir yapı oluşturması olarak tanımlanabilir. Diğer bir bakış açısıyla kurumsallaşma, işletmenin tüm stratejik kararlarına ve faaliyetlerine yön veren vizyon, ana amacı ve üstlendiği ana görevini tanımlayan misyon, faaliyetlerini yürütürken uyacağını beyan ettiği kavramları içeren ilke ve değerler, faaliyetini yürütürken izlediği yol ve yöntemleri yansıtan politikalar ve hedeflerine ulaşmak için sürdüreceği uygulamalar açısından belirli bir niteliğe ve sürekliliğe sahip olmasıdır.

Görüleceği gibi iki tanımında da, kurumsallaşmanın teknik (somut) ve yönetsel (soyut) boyutu olduğu ortaya çıkmaktadır. Yönetsel boyut, dış çevreye ve küresel yönetime uyumu sağlayan üstyapı çalışmaları ile oluşturulur. Birçok yönetim organizasyonu ve sivil toplum kuruluşu bu konuda yıllardır çalışmalar yaptığı halde, teknik boyut oluşturulmadığı için firmalar bu konuda adım atmamaktadır. Teknik boyut ise içe dönük yapılanma sağlayan altyapı çalışmaları ile oluşturulur. Bu altyapı çalışmaları da mühendislik yaklaşımı gerektirir.

Mühendisler bir ürünü en ince detayları ile tasarlar, daha sonra bu tasarımın üretimine geçilir. Tasarım olmaksızın üretimde başarı sağlamak oldukça zordur. Deneme yanılmalara, dolayısıyla zaman ve kaynak israfına neden olur. Birçok işletmede bu yaklaşım göz ardı edilerek, mühendislik kullanılmadan ve sistem tasarımı yapılmadan sarf edilen gayretler başarısızlıkla sonuçlanmakta ve teknik boyut oluşmamaktadır.
Bunun sonucu olarak yönetsel boyutu oluşturma çabaları da havada kaldığı için, kurumsallaşma gerçekleşememektedir.

Bu noktadan yola çıkarak, teknik boyuta ağırlık veren çalışmaları özel bir metodoloji ile uygulamayı esas alan ve Kurumsallaşma Mühendisliği adını verdiğim, günümüzde gayret gösterdiği halde kurumsallaşma hedefine ulaşamayan birçok işletme için çözüm yolu olabilecek özel bir yaklaşımı yapılandırdım.

Kurumsallaşma Mühendisliği Yaklaşımının Prensipleri

Yukarıda gerekliliğini ortaya koyduğum Kurumsallaşma Mühendisliği yaklaşımı, kendisine özgü bir takım prensipler içermektedir:

Yol Haritası:

Kurumsallaşma Mühendisliği uygulamaları kesinlikle bir yol haritası tasarlanarak ve titiz bir şekilde

uygulanarak yürütülmelidir.

Strateji:

Çinli askeri strateji uzmanı Sun Tzu, “Taktikleri olmayan strateji, zafere giden en uzun yoldur. Stratejisi olmayan taktikler ise, yenilgiden önceki gürültülerdir.” der. İşletmelerde bir stratejisi olmaksızın yapılan kurumsallaşma çabaları, hedefe ulaştırmayan taktikler olarak kabul edilebilir.

Özgüleme (Dedication):

Kurumsallaşma, işletmedeki operasyonel süreçlerle meşgul olan personelin, esas görevlerinin yanı sıra

yaptıkları bir takım organize olmamış çabalarla gerçekleşmez. Kurumsallaşmada elbette tüm çalışanların

katkısı gerekecektir. Ancak bunun bir süreç olarak kabul edilip, bu işe ayrılmış/atanmış kişilerce ve

uzmanlarından destek alınarak yönetilmesi gerekir.

Projelendirme:

Kurumsallaşma sürecindeki bazı çalışmaların, proje metodolojilerine müracaat edilerek yürütülmesi gerekir.

Bu, sürecin safhalar halinde denetlenmesini ve başarılı şekilde sonuçlandırılmasını sağlayan bir unsurdur.

Eğitim:

Birçok konuda olduğu gibi, kurumsallaşma çalışmalarında da eğitimin büyük bir katkısı vardır. Özellikle kurum kültürünün oluşturulmasında, eğitim çalışmaları birinci sırada yer alır.