İZMİR'in Çeşme İlçesi'nde her yıl Nisan ayında yapılan Alaçatı Ot Festivali ziyaretçilerine enginar tatlısından kabak çiçeği dolmasına, yabani kuş konmazdan, rezeneye kadar yüzlerce ot çeşidini tanıma fırsatı sunuyor.Alaçatı, İzmir'in Çeşme ilçesine bağlı bir mahalle. Ege Denizi'ne kıyısı vardır. Tarihî taş evleri ve rüzgar sörfüne elverişli plajları ile ünlüdür. Son yıllarda taş evleri sayesinde çok fazla gelişmiştir.Son dönemde isminden sıkça söz ettiren Alaçatı, tatilcilerin gözde yerlerinden birine dönüştü. Egenin bu lavanta kokan şirin kasabası, artık ülkemizin en gözde tatil yerleri arasında yer alıyor.
Rengârenk pencere ve kapıların süslediği cumbalı taş evleri, begonvillerin ve sardunyaların sarmaladığı Arnavut kaldırımlı sokakları, lavanta kokulu hediyelik eşya dükkanları, mavi tahta sandalyeli ve yöreye özgü motiflerle işlenmiş masa örtülerinin süslediği kafe ve restoranlarıyla pek keyifli bir atmosfere sahip.Alaçatı’da listeden öte ve önce yapmanız gereken bir şey varsa o da şirin kasabanın Arnavut kaldırımlı dar sokaklarında yürümek. Kaybolmaktan korkmayın. Tarihi taş evleri ve birbirinden ilginç dükkanları görünce bunu değiyor.
Her cumartesi çok geniş bir alanda kurulan Alaçatı Pazarı, sebze meyvenin dışında, kaliteli giyim ürünleri ve el yapımı reçellerin, baharatların bulunabileceği çok renkli bir yer. Yakın köylerde üretim yapan köylülerin lezzetli doğal ürünleri müthiş.Hacımemiş sokağı, şirin kafe ve restoranları, antikacı dükkanları, galerileri, seramik ve cam işçiliği atölyeleri ve daha bir çok farklı mekânlarıyla Alaçatı’nın yükselen yıldızı. Kemalpaşa sokağı gibi sıkış sıkış bir kalabalık, sokağa taşan gürültülü mekânlar yok burada, daha sakin ve dingin bir yer.
Kumsalı, cam gibi denizi ve meşhur rüzgarıyla Alaçatı, her sezon yerli ve yabancıların akınına uğruyor. Rüzgarın yönü ve derecesine göre tercih edilen plajlardan en ünlüleri Kum Beach, Mocca Beach ve Çark Plajı. Ayrıca Alaçatı Marina’daki mekanlarda dinlenip soğuk bir şeyler içme imkanı da bulunuyor. Rüzgar nereden eserse essin her daim korunaklı bir koy olan Aya Yorgi plajını da ekleyebiliriz. Altın sarısı kumları ve berrak serin sularıyla Alaçatı kumsalları ziyaretçilerine keyifli bir deniz keyfi sunuyor.
Uluslararası yarışmalara da ev sahipliği yapan Alaçatı, dünyanın en iyi rüzgâr sörfüyerlerinden birisi olarak gösteriliyor. Alaçatı Yumru Koyu dünyanın sayılı sörf yerlerinden biri ve burada her yıl Dünya Windsurf Şampiyonası yapılıyor.Alaçatı, yılın 330 günü rüzgarlı olduğundan, her yıl pek çok rüzgar sörfü müdaviminin akınına uğruyor.Alaçatı’nın simgesi, 1850’lerden kalma taş yel değirmenleri, buranın en eski yapıları arasında yer alıyor. Büyüklükleri birbirinden farklı 4 adet yel değirmeni Alaçatı merkezde yer alan küçük bir tepenin üzerine kurulu. Alaçatı sokaklarını turladıktan sonra hem yorgunluk kahvesi içmek hem de nefis gün batımı izleyip fotoğraf çekmek için ideal bir yer.
Ege mutfağını enfes lezzetlerini sunan restoranları ve sıcakkanlı halkıyla Alaçatı, restoran yönünden de zengin bir çeşitliliğe sahip. Küçücük masalarıyla doyumsuz tatlar sunan meyhaneler Alaçatı’yı Alaçatı yapan değerlerden. Ege otları ve yerel lezzetlerin eşlik ettiği meze çeşitleriyle süslenen rakı sofraları, canlı müzikle birlikte yüzleri güldürüyor.
Her biri bambaşka bir kimliğe sahip, kendisine hayran bırakan Alaçatı butik otelleri, dört mevsim ayırt etmeden benzersiz atmosferiyle misafirlerini ağırlıyor. Bir çoğu 100 yılı aşkın tarihiyle, aslına uygun olarak restore edilen kesme taştan yapılmış Alaçatı otelleri, cumbalarında Türk kahvesi keyfi yapabileceğiniz bir konfor sunuyor. Hele Ege usulü kahvaltısı dillere destan.
Bu Blogda Ara
9 Şubat 2018 Cuma
İZMİR URLA (KLAZOMENAI)
Urla, İzmir’in 38 km. batısında, kendi adını taşıyan yarımadanın merkezindeki eski bir yerleşim merkezidir. Kuzeyinde Ege Denizi, güneyinde Düden Körfezi ve Seferihisar ilçesi, batısında Çeşme ilçesi, doğusunda ise Güzelbahçe ilçesi yer almaktadır. Toplam nüfusu yaklaşık 49 bin civarında olan ilçenin yüzölçümü 721 kilometrekaredir.
Urla İskelesi, Yücesahil, Yıldıztepe, Çeşmealtı, Denizli, Zeytinalanı , Özbek, Gülbahçe mahalleleriyle Balıklıova, Kadıovacık, Uzunkuyu, Zeytineli ve Yağcılar Köyleri gerek sahil gerekse sahip oldukları ormanlar bakımından ilçemizin turizm potansiyelinin önemli mevkilerindendir.İlçenin turizm yönünden en önemli özelliği İzmir’in en yakın denize girme imkanının Urla’da bulunmasıdır. İlçe; kumsalı, denizi ile projeler tamamlandığında en önemli turizm merkezi olmak durumundadır.
Enginar sizi Urla'ya çağırıyor! 3. Uluslararası Urla Enginar Festivali her yıl Nisan ayında sakız enginarın kalbi Urla'da.Üç gün süren festivale Türkiye'nin ve Avrupa'nın çeşitli bölgelerinden gelen şefler, enginar ile yapacakları yemeklerin sunumunu gerçekleştiriyorlar.
2 bin 600 yıl öncesine tanıklık eden, her yıl geleneksel olarak kutlanan, halk arasında zeytine yağın, üzüme balın düştüğü gün olarak kabul edilen Urla Geleneksel Bağbozumu Şenlikleri Urla’nın tarihi, geleneği, doğası ve sporu, şenliğe katılacak olan vatandaşlara keyifli bir gün yaşatıyor.Urla Geleneksel Bağbozumu Şenlikleri her yıl Ağustos ayında düzenleniyor.
Üreticilerin üzüm başta olmak üzere Urla topraklarında kendi yetiştirdikleri ürünler, Urla Cumhuriyet Meydanı’nda kurulacak olan stantlarda satışa sunulurken bir yanda da kıyasıya bir yarışa giriyorlar. Şenliğin olmazsa olmazları arasında olan geleneksel üzüm sıkımı ile konukların damakları tatlandırılıyor.
İzmir İli, Urla İlçesi, İskele Mahallesi sınırları içinde yer alan, Oniki İon kenti arasında anılan, Klazomenai kentinin kalıntıları denize komşu tarlalarda ve kıyıya yakın Karantina Adası üzerinde bulunmaktadır. Klazomenai kentinin kuruluşu da İonlar’ın batı kıyılarına yerleşmeleri sürecinin geç bir evresine rastlar. Antik çağda bir yarımada üzerinde olduğu anlaşılan kent, bugün doğudaki ve batıdaki körfezlerin dolması ile bu özelliğini kaybetmiştir. Hellenistik ve Roma dönemi kentinin üzerinde yer aldığı ada, 18.-19. yüzyıllar boyunca İzmir'e gelen gemilerin karantina amacıyla bekletildiği dönemden kalan adıyla Karantina Adası olarak bilinmektedir. Eskiden Yolluca Ada ve H.İoannis isimlerini de taşımış bu adada bugün Urla Devlet Hastanesi ve Sağlık Bakanlığı'na ait yapılar bulunmaktadır.
Klazomenai’nin çoğu geç geometrik ve arkaik döneme tarihlenen nekropolis alanları belirlenmiştir. Nekropolislerin kentin tüm çevresine dağılmış ve çoğu durumda eş zamanlı olarak kullanılmış olmaları, dönemin soylara ayrılmış toplumunda, her soyun ölülerini ayrı yerlere gömdüklerini düşündürmektedir. Doğuda Kalabak mevkii ve DSİ Kanalı Nekropolis'leri, güneybatıda Yıldız Tepe Nekropolisi ve Cankurtaran Tepe yakınlarındaki Monastirakia Nekropolis'i, batıda ise Akpınar Nekropolis'i yer almaktadır. Ayrıca 20. yüzyıl başındaki kaynaklarda Urla-İskele yolu doğu kısmında, ‘Kamani’ Mevkii'nde bulunan lahitlerden bahsedilmektedir (Urla ilçesinin doğusunda yer alan Kamanlı mevkii, isim benzerliğine rağmen, farklı konumdadır ve yüzey buluntuları burada bir nekropolise işaret etmemektedir).
Urla İskelesi, Yücesahil, Yıldıztepe, Çeşmealtı, Denizli, Zeytinalanı , Özbek, Gülbahçe mahalleleriyle Balıklıova, Kadıovacık, Uzunkuyu, Zeytineli ve Yağcılar Köyleri gerek sahil gerekse sahip oldukları ormanlar bakımından ilçemizin turizm potansiyelinin önemli mevkilerindendir.İlçenin turizm yönünden en önemli özelliği İzmir’in en yakın denize girme imkanının Urla’da bulunmasıdır. İlçe; kumsalı, denizi ile projeler tamamlandığında en önemli turizm merkezi olmak durumundadır.
Özellikle yaz aylarında Kalabak sahilinden, Balıklıova sahillerine kadar uzanan yaklaşık 40 km’lik sahil şeridinde büyüklü küçüklü özel tesisler ve kamu kuruluşlarına ait 6 kamp ve çeşitli alanlara kurulan çadırlarla birlikte denizden yararlananların sayısı oldukça yüksektir.İlçe genelinde Köprülü Mescidi, Denizli mahallesindeki İslam ve Türk eserleri Rüstempaşa Camii ve hamamı, Yahşibey Külliyesi, Camii/hamamı ve külliyesi, Helvacılar camii ve hamamı, Sübyan Mektebi , Kılıç Hocaali camii, Fatih İbrahimbey camii ve Külliyesi, Kütükminare camii İlçede sayılabilecek tarihi eserlerdir.
Urla bahar mevsimine, Doğal Sofra-Slow Food Urla Birliğinin düzenlediği gelenekselleşen "Ot Festivali" ile giriyor. Mart ayında Urla'da, hemen hemen unutulmaya yüz tutmuş bir geleneği canlandırmak ve yarımadanın bio-çeşitliliğini kutlamak üzere bir seri etkinlik düzenleniyor.Enginar sizi Urla'ya çağırıyor! 3. Uluslararası Urla Enginar Festivali her yıl Nisan ayında sakız enginarın kalbi Urla'da.Üç gün süren festivale Türkiye'nin ve Avrupa'nın çeşitli bölgelerinden gelen şefler, enginar ile yapacakları yemeklerin sunumunu gerçekleştiriyorlar.
2 bin 600 yıl öncesine tanıklık eden, her yıl geleneksel olarak kutlanan, halk arasında zeytine yağın, üzüme balın düştüğü gün olarak kabul edilen Urla Geleneksel Bağbozumu Şenlikleri Urla’nın tarihi, geleneği, doğası ve sporu, şenliğe katılacak olan vatandaşlara keyifli bir gün yaşatıyor.Urla Geleneksel Bağbozumu Şenlikleri her yıl Ağustos ayında düzenleniyor.
Üreticilerin üzüm başta olmak üzere Urla topraklarında kendi yetiştirdikleri ürünler, Urla Cumhuriyet Meydanı’nda kurulacak olan stantlarda satışa sunulurken bir yanda da kıyasıya bir yarışa giriyorlar. Şenliğin olmazsa olmazları arasında olan geleneksel üzüm sıkımı ile konukların damakları tatlandırılıyor.
İzmir İli, Urla İlçesi, İskele Mahallesi sınırları içinde yer alan, Oniki İon kenti arasında anılan, Klazomenai kentinin kalıntıları denize komşu tarlalarda ve kıyıya yakın Karantina Adası üzerinde bulunmaktadır. Klazomenai kentinin kuruluşu da İonlar’ın batı kıyılarına yerleşmeleri sürecinin geç bir evresine rastlar. Antik çağda bir yarımada üzerinde olduğu anlaşılan kent, bugün doğudaki ve batıdaki körfezlerin dolması ile bu özelliğini kaybetmiştir. Hellenistik ve Roma dönemi kentinin üzerinde yer aldığı ada, 18.-19. yüzyıllar boyunca İzmir'e gelen gemilerin karantina amacıyla bekletildiği dönemden kalan adıyla Karantina Adası olarak bilinmektedir. Eskiden Yolluca Ada ve H.İoannis isimlerini de taşımış bu adada bugün Urla Devlet Hastanesi ve Sağlık Bakanlığı'na ait yapılar bulunmaktadır.
Klazomenai’nin çoğu geç geometrik ve arkaik döneme tarihlenen nekropolis alanları belirlenmiştir. Nekropolislerin kentin tüm çevresine dağılmış ve çoğu durumda eş zamanlı olarak kullanılmış olmaları, dönemin soylara ayrılmış toplumunda, her soyun ölülerini ayrı yerlere gömdüklerini düşündürmektedir. Doğuda Kalabak mevkii ve DSİ Kanalı Nekropolis'leri, güneybatıda Yıldız Tepe Nekropolisi ve Cankurtaran Tepe yakınlarındaki Monastirakia Nekropolis'i, batıda ise Akpınar Nekropolis'i yer almaktadır. Ayrıca 20. yüzyıl başındaki kaynaklarda Urla-İskele yolu doğu kısmında, ‘Kamani’ Mevkii'nde bulunan lahitlerden bahsedilmektedir (Urla ilçesinin doğusunda yer alan Kamanlı mevkii, isim benzerliğine rağmen, farklı konumdadır ve yüzey buluntuları burada bir nekropolise işaret etmemektedir).
7 Şubat 2018 Çarşamba
İZMİR BERGAMA (PERGAMON)
İzmir'in ilçesi Bergama, İzmir'e 107 Km, yüzölçümü 1573 km2, nüfusu 102.000 kişidir.Antik metinlerde Pergamon ya da Pergamonos olarak geçen kentin adı, Anadolu’da çok eski dönemlerden beri bilinen mahalli bir dilden gelip ‘Kale’ veya ‘Müstahkem Mevkii’ anlamına gelmektedir. Kale Dağı’nın tepesindeki Antik Pergamon yerleşimi dışında Bakırçay Ovası’na dağılmış olan pek çok höyük bulunmaktadır. Bu höyüklerde yapılan araştırmalar ışığında kentin iskan tarihinin Eski Tunç Çağı’na (M.Ö. 3000) kadar gittiği anlaşılmıştır.
Pergamon, Kuzey Ege’de Kaikos (Bakırçay) Irmağı’nın doğu-batı yönünde uzandığı graben vadisinin kıyısında yer almaktadır. Kuzeyde Pindasos (Kozak), güneyde Asperdenon (Yund) Dağları ile çevrili olan kentin doğusunda Selinos, batısında ise Ketios çayı uzanmaktadır.
Pergamon, Kuzey Ege’de Kaikos (Bakırçay) Irmağı’nın doğu-batı yönünde uzandığı graben vadisinin kıyısında yer almaktadır. Kuzeyde Pindasos (Kozak), güneyde Asperdenon (Yund) Dağları ile çevrili olan kentin doğusunda Selinos, batısında ise Ketios çayı uzanmaktadır.
Akropolis: Akropol son derece dik bir tepe üzerinde kurulmuştur. Yaklaşık 300 m. yükseklikteki bu tepeye kıvrılarak tırmanan bir yoldan çıkılır. Akropol denilen şehir yerleşiminde dini, resmi, sosyal ve ticari binalar iç içe kendine özgü bir plan çerçevesi içinde yerleşmiştir. İlk çağlardan bu yana iskan yeri olan tepenin üstünde Bergama Kral Sarayları yer alır. Beş adet sarnıç ile cephanelik de bu tepe üzerine yerleşmiştir. Binaların alt bölgesinde Athena Tapınağı vardır. Ayrıca Kütüphane ve Trajan tapınağı da bulunmaktadır. Bunlarında altındaki terasta Zeus sunağı özenle yerleştirilmiştir. Dünyadaki en dik tiyatrolardan birisi de burada yer almaktadır.. En alt kesimde ise Gymnasion ve Demeter Tapınağı bulunur.
Eski Bergama'nın en büyük yapısı, halkın Kızıl Avlu (Serapeion) olarak adlandırdığı kırmızı tuğla ile inşa edilmiş olan ve Mısır tanrılarına adanmış olan tapınaktır Bu tapınak bugün Bergama kentinin içinde kalmıştır.Tapınağın önünde tapınak ile aynı aks üzerinde avluya doğru çıkma yapan bir propylon ve gerisinde devasa bir tapınak kapısı yer almaktadır. Kapı ağır mermer sövelerle çevrili, kapı kanatları çok büyük ve muhtemelen bronz kaplamalı idi. Çok ağır olması her zaman açılıp kapanmasını mümkün kılmakta idi. Bu bakımdan kontrol sağlamak amacıyla kapı önünde demir parmaklıklardan oluşan ikinci bir kapı tertibatı yer almakta idi.
Tiyatronun üstündeki terasta inşa edilmiş olan Athena Tapınağı 6x10 m. sütunlu Dor düzeninde bir yapıdır. Tapınağın temellerinden yalnız bazı parçalar kalmış olmakla birlikte batı kanat kısmen 1.20 m. yüksekliğe değin korunmuştur. Tapınağın sütun ve arşitrav parçaları halen Berlin Müzesindedir. Kentin en önemli tapınağının Tanrıça Athena' ya ait olması, İzmir, Milet, Eriythrai, Foça ve Assos'ta da görüldüğü gibi Batı Anadolu'nun yerleşmiş bir geleneğidir.
Bergama Tiyatrosu dik bir yamaç üzerine kurulmuş olup, Helenistik dönemin en güzel mimari eserlerindendir. Batı Anadolu'nun en dik tiyatrosu olan yapı 10.000 kişiliktir. Sahne kısmı Helenistik dönemde ahşap idi. Yalnızca oyun günleri kuruluyor sonra yeniden kaldırılıyordu.PERGAMON kentinin bugünkü kalıntıları arasında Akrapolü, 200 bin kitaptan oluşan kütüphanesi, onbin kişilik tiyatrosu, sarayları, Trajan Tapınağı, Asklepion ve Serapis tapınakları ön plana çıkar. Bergama'daki İÖ IV. yy'da kurulan Asklepeion ise döneminin en önemli Tıp merkezi ve okulu durumundadır. Antik kentin önemli kalıntılarının bulunduğu Akropolis "Yukarı Kent" anlamına gelmektedir. Akropol tepesindeki yukarı kentte üç ayrı yerleşme vardır. Akropolün en yüksek ve korunaklı yerinde kral sarayları, tapınaklar ve su sarnıçları vardır ve burada kral ailesi ile birlikte kentin ileri gelenleri oturmuştur.
BALIKESİR AYVALIK (KIDONIA)
Balıkesir'in ilçesi Ayvalık , İzmir'e 151 km. , İstanbul'a 512 km. , Balıkesir'e 125 km.dir.Ayvalık, Antik Çağ'da bir tür yabani ayva anlamına gelen Kidonia olarak anılıyordu. Bölgeye ilk yerleşenlerinin Midilli'nin Kydona köyünden ya da Girit'in Kydonies bölgesinden gelmiş olabilecekleri düşünülmektedir.Ege Denizi kıyı bölgesinin kuzeyinde yer alan Ayvalık Balıkesir’e bağlı bir ilçedir. Çam ormanları ve zeytinlikler bakımından zengin olan ilçe; Ege Denizi kıyısında olup, Ayvalık Adaları adı verilen takımadalara sahiptir. Ayvalık'ın kuzeydoğusunda Gömeç, güneyinde İzmir iline bağlı Dikili ve Bergama ilçeleri, batısında ise Ege Denizi bulunur. Ayvalık'ın karşısında ise Kuzey Ege Adaları coğrafi bölgesinin merkezi olan Midilli adası çıplak gözle görülebilecek yakınlıktadır.
İlçede Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir. Ege Bölgesi'nde yer alması nedeniyle kışları ılık ve yağışlı, yazları sıcak ve kuraktır. Devamlı hafif rüzgârlı günler mevcuttur. Yaz sıcaklığı ortalama 24-34°C'dir. Kışlar ise; ılıktır. Özellikle yazları tüm çevre kavurucu sıcaklıkta iken, Ayvalık'ta, genellikle öğle saatlerinde başlayan batıdan ve kuzeyden esen imbat ve poyraz ilçeyi serinletir. Bu rüzgarlar bölgede yaşayan zeytin ağacına güç, yağına da lezzet katar. İlçenin bu özelliği sayesinde Dünya’nın oksijen bakımından en yüksek oranlarına sahip Kaz Dağları’nın oksijenini bölgeye taşır. Bazı yazlar da "meltem" rüzgârları eser.
Turizm alanında büyük bir potansiyele sahip olan Ayvalık, ziyaretçilerine turistik faaliyetler açısından çok çeşitlilik gösteren bir destinasyon noktasıdır.Popüler turizm anlayışında ilk akla gelen kum, deniz, güneş tatili arayanlara başta Sarımsaklı Plajları ile hitap eder. Kilometrelerce uzunluğunda ve metrelerce eninde jeolojik dönemlerde oluşmuş volkanik, tene yapışmaz özel kum yapısı sayesinde ziyaretçilerine konforlu bir plaj keyfi sunan, berrak Ege sularının birleştiği bir nokta olan Sarımsaklı Plajı, kesintisiz geniş kumsal alanları ile ferah bir kıyı dinlencesi sağlar. Denizin derin noktalarına kadar ulaşan altın sarısı kumları her yaştan misafirine yüzme keyfini doyumsuz kılar. Alibey Adası Plajları, Duba Plajı, Altınova Plajı, Sarımsaklı Plajları, Badavut kıyıları ve el değmemiş, saklı köşeleri, her kültürden, her yaş grubundan, her yaşam tarzından ziyaretçiye plaj ve deniz keyfini gönüllerince yaşatır.
İlçede Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir. Ege Bölgesi'nde yer alması nedeniyle kışları ılık ve yağışlı, yazları sıcak ve kuraktır. Devamlı hafif rüzgârlı günler mevcuttur. Yaz sıcaklığı ortalama 24-34°C'dir. Kışlar ise; ılıktır. Özellikle yazları tüm çevre kavurucu sıcaklıkta iken, Ayvalık'ta, genellikle öğle saatlerinde başlayan batıdan ve kuzeyden esen imbat ve poyraz ilçeyi serinletir. Bu rüzgarlar bölgede yaşayan zeytin ağacına güç, yağına da lezzet katar. İlçenin bu özelliği sayesinde Dünya’nın oksijen bakımından en yüksek oranlarına sahip Kaz Dağları’nın oksijenini bölgeye taşır. Bazı yazlar da "meltem" rüzgârları eser.
Turizm alanında büyük bir potansiyele sahip olan Ayvalık, ziyaretçilerine turistik faaliyetler açısından çok çeşitlilik gösteren bir destinasyon noktasıdır.Popüler turizm anlayışında ilk akla gelen kum, deniz, güneş tatili arayanlara başta Sarımsaklı Plajları ile hitap eder. Kilometrelerce uzunluğunda ve metrelerce eninde jeolojik dönemlerde oluşmuş volkanik, tene yapışmaz özel kum yapısı sayesinde ziyaretçilerine konforlu bir plaj keyfi sunan, berrak Ege sularının birleştiği bir nokta olan Sarımsaklı Plajı, kesintisiz geniş kumsal alanları ile ferah bir kıyı dinlencesi sağlar. Denizin derin noktalarına kadar ulaşan altın sarısı kumları her yaştan misafirine yüzme keyfini doyumsuz kılar. Alibey Adası Plajları, Duba Plajı, Altınova Plajı, Sarımsaklı Plajları, Badavut kıyıları ve el değmemiş, saklı köşeleri, her kültürden, her yaş grubundan, her yaşam tarzından ziyaretçiye plaj ve deniz keyfini gönüllerince yaşatır.
Plaj kıyılarından iç kesimlere doğru ilerledikçe Doğa Turizmi açısından eşsiz, el değmemiş ormanları ve Türkiye’deki önde gelen büyüklükteki Ayvalık Adaları Tabiat Parkları ile ziyaretçilerine; yürüyüş, bisiklet ve bu faaliyetler sonrası dinlence alanları, seyir tepeleriyle harikulade bir görsel ziyafet çekeceğiniz Şeytan Sofrası tepesi, Cennet Tepesi gibi noktaları saymakla bitmez.Kültür turizmi arayanlara özellikle mimari yapıları ile nostalji yaşatan sokakları, sarımsak taşından yapılmış tarih kokan evlerin cumbaları, her köşeyi döndüğünüzde farklı renklerin ve farklı dokuların çekiciliği üst sıralardadır.
Tüm bu turistik faaliyetlerde konaklama ihtiyaçlarını karşılamak üzere onlarca Turizm İşletme Belgeli Otel ve bunun yanı sıra Butik Otel, Pansiyon, Kamp Alanları ile ziyaretçilerin ihtiyaçları karşılanmaktadır.35 kilometreyi aşkın Ege Denizine kıyıları bulunan Ayvalık, yat ve tekne meraklılarına onlarca doğal koyunun yanı sıra, başta Ayvalık Setur Marina, Sadan Yat Çekek Yeri gibi liman işletmeleri ile yat turizminde de önemli bir yere sahiptir.Alışveriş turizminde de son yıllarda önemli bir potansiyele sahip olan Ayvalık, merkezinde her perşembe günü kurulan pazar ve haftanın yedi günü açık çarşı ve alışveriş merkezleri sayesinde, özellikle Yunanistan'ın Midilli adasından olmak üzere, on binlerce turiste günü birlik ziyaretlerinde alışveriş imkanı sunar.
Coğrafi ve çevre koşulları ile Kuzey Ege Bölgesi, Akdeniz mutfak kültürünün yaşatıldığı ender yerlerden biridir. Özellikle ot mezeleri, zeytinyağlı yemekleri, deniz ürünleri ve lezzetli Girit kaynaklı yemekleri, yurt içi ve yurt dışında ün salmakta, bu yemeklerin lezzetini duyan ve yöreye gelen misafirler olmaktadır.Türkiye’de Akdeniz mutfağının önemli bir göstergesi olan Kuzey Ege Bölgesi ve bu bölgenin içinde yer alan Ayvalık mutfağı ile gastronomi turizmi açısından ön plana çıkmaktadır. Bu bağlamda Ayvalık’ın gastronomi geçmişi ve Akdeniz mutfağındaki zenginliği dikkat çekmektedir. Kendine özgü ve farklı yemek kültürünü birleştiren Ayvalık mutfağının gastronomi turizmi alanında zengin bir potansiyele sahip olduğu görülmektedir.
Ayvalık köklü tarihi ile farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Hikayelere sahip yapılar, kiliseler, manastırlar ve camiiler bulunmaktadır. Bu yapıların bazıları halen ayakta dururken, bir kısmından geriye sadece birkaç duvar parçası kalmıştır, birkaçı ise geçen yıllara meydan okuyamamakla birlikte, bir taş duvar, bir sütun, bir girifti ile günümüze kadar ulaşmıştır.Çınarlı Cami, Ayazma Kilisesi, Ayışığı Manastırı, Profit İliyas Kilisesi, Ayos Dimitriyos, Taksiyarhis Kilisesi, Ayos Yannis/Saatli Camii, Meryemana Kilisesi, Ayos Yorgis/Çınarlı Camii, Kato Panaya Kilisesi/Hayrettinpaşa Camii, Faneromeni Kilisesi (Ayazma), Aya Triyada, Ayos Nikolaos/Biberli Cami, Ayiu Vasiliyu, Aya Triyada, Ayos Dimitriyos, Panaya Kilisesi, Ayos Pandeleymonas, Ayos Nikolaos, Ayos Yannis, Ayiu Nikolau Manastırı, Aya Paraskevi Manastırı, Çamlı Manastırı, Leka Panaya Manastırı/Koruyan Meryem Manastırı, Ayışığı Manastırı, Ayos Apostolos Manastırı, Tavuk Adası Manastırı, Güvercin Adası Manastırı/Aya Yorgi Manastırı, Profit İliya Manastırı, Kızlar Manastırı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)