Bu Blogda Ara

25 Ocak 2018 Perşembe

İZMİR SELÇUK ŞİRİNCE

İzmir Şirince Selçuk merkeze yaklaşık 10 km uzaklıkta yer alan bir köydür. Efes’in terk edilmesinden sonra 15.yy civarında yerleşim görmeye başlamıştır. Mevcut yapılar 19.yy’la tarihlenir.Eski bir Ortodoks köyü olduğu zamanlardaki ismi Çirkince’dir. Sakinlerinin bu ismi, yabancıların rahatsız etmemesi ve köylerinin güzelliğinin bozulmamasını istedikleri için verdiği söylenmektedir. Şirince ismi dönemin Valisi Kazım Dirik tarafından köyün güzelliği göz önüne alınarak verilmiştir. Şirince Köyü, dağın tepesinde konumlandığı için ziyaretçilerine çok hoş bağ ve şeftali bahçesi görünümü sunmaktadır.
Bugün köy Türk-Yunan kültürünün mükemmel bir sentezi durumundadır. Kurtuluş Savaşı’ndan önce köyde Rumlar yaşamakta iken, savaş sonrasında iki ülke arasında yaşanan mübadele anlaşmasına göre bölgeye Yunanistan’da yaşayan Türkler yerleştirilmiş. Şirince’de yaşayan Rumlar ise Yunanistan’a göç etmek zorunda kalmıştır. Köyün yeni sakinleri tipik Rum evlerinin özelliğini korumuşlardır. En güzel örnekler ziyarete açıktır. Bahçesinde çok iyi restore edilmiş Ortodoks Rum Kilisesi yer alan konut da bunlardan biridir. Şirince’nin uluslararası ününün artmasına ve turist akınına neden olan Maya Takvimi’ne göre 21 Aralık 2012’de kopacağı iddia edilen kıyamet söylentisidir. Şirince’nin pozitif enerjinin merkezi olarak kıyametten zarar görmeyeceği iddia edilmiştir. Şirince turizmle gelişen bir yer olmakla birlikte, özgünlüğünü ve isminin anlamını korumaya devam etmektedir.
Şirince Köyü’nün meydanındaki çarşı, günün hemen her saati kalabalık bir misafir topluluğunu ağırlıyor. Köylü kadınların hünerli ellerinden çıkan dantel ve örgü ürünlerin yanında, ev yapımı sabunlar, zeytinyağları, doğal sebze ve meyveler, ayrıca birçok hediyelik eşya seçeneğini bir arada sunan çarşı, yörenin en popüler gezinti mekanı. Çarşı girişinden başlayarak Şirince’nin dört bir yanında görebileceğiniz restoranlar da hem dinlenmek hem de başta gözleme olmak üzere yerel lezzetleri tatmak için en iyi mola yerleri. Gezintinizin durakları arasında ilk sırayı şüphesiz köyün adıyla özdeşleşen ev yapımı şarapların satıldığı şarap evleri alıyor. Karaduttan böğürtlene, kavundan çileğe ve mandalinaya kadar birçok meyve özüyle vitrinleri süsleyen şaraplar, tadım etkinlikleriyle önce damaklara, ardından da beğeniye göre satılarak dünyanın dört bir yanına ulaşıyor.
Keşfetmeyi sevenlerdenseniz, kalabalığı ardınızda bırakarak köyün taş sokaklarını adımlamanız yeterli. Zira Şirince’de gördüğünüz her sokak, yepyeni güzelliklerle karşılıyor sizi. Bunlardan ilki St. Jean Kilisesi. Yorgun yüzüyle selamlasa da konuklarını, zamanın bir yerinden “Ben de varım” der gibi duruyor ayakta. Kilisenin bahçesindeki küçük havuz çevrenin ilgi çeken detaylarından. Atılan bozuk paralar havuzun içindeki küçük delikten içeri girerse tutulan dileklerin gerçek olacağı inancı, tüm konukların tatlı rekabetine yol açıyor. Siz de bir dilek tutup suyun derinliklerine bırakın umutla; ardından kilisenin bahçesinde camı sanata dönüştüren ustayı izleyerek modern zamanlara dönün ve çayınızı yudumlayın Şirince’nin büyülü manzarasında.









24 Ocak 2018 Çarşamba

İZMİR SELÇUK EFES & MERYEM ANA EVİ

İzmir'in ilçesi Selçuk, İzmir'e 82 km olup, nüfusu 36.000 dir.
Bölgede ekonomik hayatın tarihi Milattan önceki dönemlere kadar uzanmaktadır. Bilindiği gibi Antik Efes Kenti deniz kenarında kurulu ve nüfusu 250.000'i aşan bir ticaret merkeziydi. Zamanla Küçük Menderes nehrinin dolması ve oluşan bataklıklar nedeniyle malarya salgınları kentin vasfının kaybolmasına neden olmuştur.Cumhuriyetten sonra Küçük Menderes ovasının ziraata açılması için teknik çalışmalar 1937 yılında başlamış, bu tarihten sonra bölgede tarım hayatı ve tarımsal faaliyetler gelişme göstermiştir.
İlçemizin tarihi, doğal ve sahip olduğu değerler itibari ile  büyük  bir turizm potansiyeline sahiptir.Hristiyanlık aleminin hac yeri olarak ilan edilen Meryemana Evi, dünyanın en büyük açık hava müzesi Efes Antik Kenti, dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Mabedi, H.İsa’nın havarilerinden St:Jean adına yapılan Kilise ve mezar, 431 yılı Konsül Toplantısı’ nın yapıldığı Meryemana adına yapılan ilk kilise olan Meryemana Kilisesi, Yedi Uyuyanlar Mağarası, Selçuk Kalesi, Su Kemerleri, Aydınoğlu Beyliği, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde yapılan başta İsa Bey Camii olmak üzere yüzlerce muhteşem Türk sanat eserleri, Belvi Beldesinde bulunan Keçi Kalesi, Belevi Mozolesi, Selçuk Efes Müzesi, Çamlık Lokomotif Müzesi, Anadolu Yaşam Müzesi (Maket Köy), geleneksel mimari yapısını en iyi şekilde koruyan ve yaşatan, otantik yapısı ve yaşantısıyla, köye has şarabı ve yemekleriyle ziyaretçilerini kendisine hayran bırakan Şirince Köyü yerli ve yabancı turistlerin ilçemizi ziyaret sebepleri olmaktadır. Ilıman iklimi ayrıca Ege Denizi sahilinde yer alması, deniz turizmini de giderek artırmaktadır.
Görülmesi Gereken Efes Antik Kenti Yapıları:
Magnesia Kapısı, Doğu Gymnasionu ve Devlet Agorası Hamamları, Yukarı Agora (Devlet Agorası) ve Bazilika, Odeon Prytaneion - Prytaneion (Belediye Sarayı)Domitianus Tapınağı, Pollio Çeşmesi, Memmius Anıtı, Herakles Kapısı, Kuretler Caddesi, Skolastika Hamamları, LatrinaTraian Çeşmesi, Yamaç Evler, Varius Hamamları, Hadrianus Tapınağı (Hadrian Tapınağı) Umumi Tuvalet (Latrina) Aşk Evi, Alytarkhus Stoası, Oktagon, Heroon, Mermer Cadde, Celcus Kütüphanesi, Mazeus, Mithridates Kapısı, Tetragonos, Agora (Ticaret Agorası) Mermer Cadde, Büyük Tiyatro, Liman Caddesi (Arcadiane)(Arkadiane Caddesi)Tiyatro Gymnasionu, Liman Hamamı (Liman Gymnasiumu ve Hamamları) Meryem Kilisesi, Çifte Kiliseleri (Konsül Kilisesi) Saray Yapısı, Stadyum Caddesi (Stadyum ve Gymnasium)Artemis Tapınağı, Vedius Gymnasiumu, Yedi Uyuyanlar, ST.Jean Kilisesi, İsa Bey Camii, Ayasuluk Kalesi.
Selçuk’a 9 km. uzaklıktaki Meryemana Evi, Bülbül Dağı’nın üzerinde bulunmaktadır. İsa’nın ölümünden 4 ya da 6 yıl sonra, St. John’ın Meryem Ana’yı Efes’e getirdiği bilinmektedir. 1891 yılında Lazarist papazlar, Alman rahibe A. Katherina Emerich’in rüyası üzerine, Meryem Ana’nın son günlerini geçirdiği evin, araştırmalar sonunda bu yer olduğunu ortaya çıkarmışlardır. Bu olay Hıristiyanlık dünyasında yepyeni bir buluş olmuş ve din alemine ışık tutmuştur. Haç planlı ve kıbbeli olan bu yapı daha sonra restore edilmiştir. Müslümanlarca da kutsal sayılan evde, Papa VI. Paul’un 1967’deki ziyaretinden sonra, her yıl ağustos ayının 15. gününde ayinler düzenlenmekte ve bu ayinler büyük ilgi görmektedir.
Hristiyanlık inanışına göre Hz. İsa’nın çarmıha gerilişi hadisesinden sonra Hz. Meryem, havari Yuhanna (St. Jean) ile birlikte bu bölgeye gelmiş ve hayatının son yıllarını burada geçirmiş. Ev bu yüzden kutsal hac yerlerinden bir olarak kabul edilir. Günümüzde Hazreti Meryem Ana Derneği’ne ait olan yapı 1891’de İzmirli Lazaristler tarafından bulunmuş.
1950’li yıllarda restorasyon çalışması yapılan Meryem Ana Evi’nin Vatikan tarafından da kutsal olduğu ilan edilmiş 1952’de ise Vatikan tarafından hac yeri olarak ilan edilmiştir.
1967 yılında Papa VI. Paul ve 1979 yılında Papa II. Jean Paul ve de yakın zamanda Papa XVI. Benedict tarafından hac ziyaretleri gerçekleştirilmiştir. Her yıl Ağustos ayının 15’inde yani Hz. Meryem’in ölüm gününde, Vatikan tarafından organize edilen büyük ayine ev sahipliği yapar.


23 Ocak 2018 Salı

İZMİR TİRE

İzmir'in güney doğusunda 80 km uzaklıkta , şirin bir ilçemiz.İzmir'den Tire'ye Özel aracınızla , otobüsle ve trenle ortalama 1 - 1.5 saat içinde ulaşabilirsiniz. Deniz seviyesinden yüksekliği 96 mt.Yaklaşık 80.000 nüfusu ve 64 köyündeki ağaçları , bitkileri ve otlarıyla Yeşil Tire olarak anılır. Balım Sultan , Toptepe , Derekahve , Kalkan , Değirmen gibi mesire yerlerine sahiptir. 
TİRE PAZARI: Salı günleri ilçenin neredeyse tüm ana sokaklarına kurulan Tire Pazarı yaklaşık 3,5 km'lik bir alana yayılmasıyla Türkiye'nin en büyük açık hava pazarlarından birisidir. Sabah duayla başlayan Pazar ilçeye çok sayıda ziyaretçi çekmektedir. Tirenin köylerinden ve yakın ilçelerden gelen üreticilerin kendi yetiştirdikleri meyve, sebze ve yeşilliklerin yanındageleneksel el sanatları ürünleri de satılmaktadır. Tirede Cuma günleri de geleneksel olarak Cuma pazarı kurulur. Bu Pazar Salı pazarına göre daha küçük çapta olup yakın çevredeki köylerden gelen üreticiler mahsullerini satarlar.
DERE KAHVE: Bir hafta sonu ailenizle birlikte keyifli bir gün geçirmek istediğinizde açık hava, su kenarında bir yandan piknik yapıp diğer yandan kahvenizi yudumlayabileceğiniz güzel bir mekandır. Belediye tarafından restorasyonu yapılan ve işletmeye açılan mekanda tarihi bir mescit ve hemen altında yer alan ayazma ile kültürel bir mozaik oluşturmuştur. 
Tarihi ve doğal güzelliğiyle mutlaka gezilmesi gereken ve fotoğraflanması gereken bir yerdir.
İBNİ MELEK TÜRBESİ: Üstü açık bir türbedir. Demir parmaklıklarla kapatılmış iki sivri kemerli, tamamıyla mermer kaplıdır. Türbe içinde dört yatır vardır. Yatırlar ünlü tefsirci İbni Melek takma adlı İzzettin Ferişte, Mevlana Hüsamettin, İbni Melek oğlu Mehmet Efendi ve Evliya Ali Efendi'ye aittir. Türbe tamamen yenilenmiş olup eski halinden hiçbir eser kalmamıştır. Süleyman Şah Türbesiyle aynı bahçe içerisinde yer alır.

TOPTEPE: Yeşillikler içinde yemeğinizi yerken Tire, Ödemiş ve Bayındır ovalarını kuş bakışı görebileceğiniz güzel bir yerdir.
DEĞİRMEN ŞELALE: Tire’nin Akçaşehir köyünde bulunan Değirmen , yemyeşil doğası ve temiz havası ile bir doğa harikası.Kahvaltıda ve yemeklerinde Tire'nin müthiş lezzetlerini bulabilirsiniz.

TİRE KENT MÜZESİ: 1955 yılında Mimar Can Egeli'nin projesiyle yapılan Tire Belediyesi'nin bir önceki hizmet binası, restore edilerek, 15.10.2014 tarihinde Tire Kent Müzesi kimliğiyle hizmet vermeye başlamıştır.
BELEDİ DOKUMA: Beledi dokuması en eski pamuklu dokumalarımızdan biridir.Temelleri 16.yüzyıla kadar dayanmaktadır.1908 tarihli Aydın Vilayeti Salnamesi’ne göre Tire’de 60 el tezgahı bulunmaktadır.Tire’de işlenen beledi dokumasından perdelik, döşemelik, yatak ve yorganlıklar bölgenin gereksinimini karşıladığı gibi, bir kısmı da ihraç edilmiştir. Yıllar geçtikçe tezgah sayısı azalmıştır. Günümüzde bu el sanatını sadece Ethem Tıpırdık Tire Belediyesi bünyesinde sürdürmektedir.








22 Ocak 2018 Pazartesi

İZMİR ÖDEMİŞ BİRGİ VE GÖLCÜK

Ödemiş, Ege Bölgesi’nde İzmir iline 113 km uzaklıkta bir ilçedir. Denizden yüksekliği 123 metredir. Küçük Menderes havzasının sulak ve bereketli toprakları üzerinde yer alır. Ödemiş adı 1451 yılında Otamış, 1684 yılında Ötemiş, 1820 yılında son değişikliklerle bugünkü adını almıştır. 
Ödemiş ve çevresinin tarihi çok eski uygarlıklara dayanmaktadır. Bu özellikleri belgelere dayalı olarak en iyi şekilde Ödemiş’e 9 km uzaklıkta ve Bozdağ’ın Küçük Menderes ovasına indiği güney eteklerinde yer alan Birgi kasabasında görebiliriz.


Aydınoğulları Döneminde başkent olmuş, Aydınoğlu Hızır Bey’in beylik merkezini Selçuk’a taşımasına kadar başkent işlevini sürdürmüştür. Bu nedenle Aydınoğulları ve Osmanlı dönemi eserleri çokça görülmektedir. Bunların bazıları Aydınoğulları dönemi erlerinden Ulu Camii, Aydınoğulları Türbei, Ümmü Sultan Türbesi; Osmanlı Dönemi eserlerinden İmam-ı Birgivi Medresesi, Dervişağa Camii, Çakırağa Konağı, Karaoğlu Camii’dir.

Gölcük Ödemiş’in kuzeydoğusunda 1050 metre yükseklikte bir yayladır. İsmini üstündeki gölden almaktadır. Gölün ilkçağlardaki adı Torrhebia’dır. Bu adın Tmolos ve Lydia tanrısı Tu ile bağlantılı olduğu tahmin edilmektedir. Gölcük yaylasına giden yolun güney ucu Sart harabelerinin yanından Ankara-İzmir karayoluna bağlanır. Çam ormanlarının ortasındaki gölün çevresi 6 km’dir. Bölge piknik, dinlenme ve spor kulüpleri, kamp merkezi konumundadır.
Gölcük özellikle yaz aylarında bir yayla ve mesire yeri olarak değerlendirilmektedir. Gölcük adından da anlaşılacağı gibi, yeşilliklerle çevreli küçük bir gölden ibarettir. Göl Bozdağ dağlarının alt kolu olan tepeler ortasında kalmış, zamanla yağmur ve dere sularının dolmasıyla oluşmuştur.Gölde yayın ve sazan türünde balık çeşitleri bulunmaktadır.

Ödemiş ilçesinin Gölcük yaylasında 4 hektarlık alanda kurulu piknik yeri panoramik göl manzarasına sahiptir. Günlük ziyaretçi kapasitesi 200 kişidir. Çevresinde tabiat anıtı ağaçlar vardır. Bunlardan kestane ağaçlarının altında Osmanlı şehzadelerinin ders çalıştığı rivayet edilir. WC ve piknik üniteleri vardır.






İZMİR ÖDEMİŞ BOZDAĞ

İzmir Ödemiş'in mahallesi Bozdağ , İzmir Salihli Bozdağ istikametinden 110 km yaklaşık 1 saat 30 dakikadır.İzmir Ödemiş Bozdağ istikametinden 140 km yaklaşık 1 saat 45 dakikadır.
Bozdağ, coğrafik konumu açısından çok fazla ormanlık alana sahip olması, doğal güzellikleri, Belde içerisindeki piknik ve mesire yerleri ile yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgi odağı olmaktadır.Hem yaz ve hem de kış sezonlarında turizme açık olan Bozdağ Kayak Merkezi 1998 yılında hizmete açılmıştır. 
Tesis tatil günlerinde 15 binin üzerinde ziyaretçiye hizmet verebilmektedir. Tesiste 3 adet kayak alanı bulunmakta olup, profesyonel ve amatör kayakçılara hitap etmektedir. 
Tesis içerisinde 60 yataklı otel, restoran, kafeterya, izleme balkonları bulunmaktadır.Bozdağ Yamaç Paraşütü için de uygun coğrafi koşullara da sahiptir. Yamaç paraşütü tutkunları özellikle bahar ve yaz aylarında beldeye yoğun ilgi göstermektedirler. 
Bozdağ , 2157 mt yüksekliğinde , 1150 mt rakımda kurulmuş 
bir yayladır.Adını Batı Anadolunun en yüksek dağlarından biri olan Bozdağlardan alır.Egenin Alpleri olarak adlarılan Bozdağlar , Küçük Menderes ile Gediz Ovaları arasında doğu-batı yönünde 170 km boyunca uzanır.
Meşe , çam ormanları içinde kurulan Bozdağ , yemyeşil doğası tertemiz havası ve su kaynakları ile yeryüzü cennetidir.Bu orman içindeki Mermeroluk mevkii ve kaynak suyu çeşmesi önemli bir rekreasyon alanıdır.Yayla yıl boyunca , dağcıların ve doğa severlerin uğrak noktasıdır.Her yıl geleneksel olarak Şubat ayında İzmir Dağcılık ve Doğa Sporları İhtisas Kulübü tarafından Dağcılık Şenlikleri düzenlenir. 
Bozdağ’daki kayak merkezinde hem amatör hem de profesyonel kayakçılara yönelik üç adet kayak pisti ve teleferik bulunmaktadır. Yaylanın kuzey ucunda, kara yolu üzerinde Bozdağ Mahallesi’ne 4 km mesafede bulunan Kırkoluk mevki, zengin kaynak suları ile günübirlik ziyaretçileri ağırlayan bir mesire yeridir. Çevresindeki ovalara göre yaz ve kış sıcaklık değerleri düşüktür.Bozdağ Yaylası’nın güneye uzantısı Elmabağı Yaylası olarak da bilinmektedir. Halk arasında Tekke olarak anılan Elmabağı ve daha güneydeki Ovacık Mahalleleri diğer yerleşim birimleridir. Kış aylarında Bozdağ Yaylası’ndaki yerleşimlerden Birgi’ye göç gerçekleşmektedir.Bu nedenle yaylanın kış ve yaz nüfusu farklıdır.
Kent, ilk çağlarda Lidyalılar tarafından kurulmuş ve “Tmolos” olarak adlandırılmıştır. Coğrafi konumundan dolayı o dönemde karakol olarak kullanıldığı düşünülen Bozdağ, Lidyalılardan sonra Birgi ile Pers egemenliği altına girmiştir. Bozdağ, Çınarlı Park, Mermeroluk, Şelale Park, Kırk Çeşme gibi mesire ve piknik yerleriyle en büyük ilgiyi yaz mevsiminde görür. Fatih Sultan Mehmet’in, şehzadeliği döneminde Bozdağ’a gelerek, adını asırlık çınar ağaçlarından alan Çınarlı Park’ta, Hoca Molla Gürani’den ders aldığı bilinir. Ayrıca mahallede eski bir medresenin kalıntıları da bulunur.