Bu Blogda Ara

25 Mayıs 2012 Cuma

GÜZEL SÖZLER - 4

Düşündüğünüz, inandığınız güvenle beklediğiniz 
herşey mutlaka gerçekleşir.
Gerçek huzur hayatın bolluğunu farketmektir,
Verdiğimiz ölçüde hayattan alırız...





DOSTLUK Öyle Bir Denizdir ki Dibi Bulunmaz, 
Öyle Bir Sırdır ki, Her Gönül Kaldırmaz, 
Öyle Özeldir ki VİCDANI OLMAYAN ANLAMAZ !





Hayatta iki değer var ki, paylaştıkça artıyor:
Sevgi ve Bilgi... 

Sevgisini ve bilgisini paylaşan insanlar,
En büyük zenginliğe kavuşan insanlardır...





Kaybetmekten korkma; 
Birşeyi kazanman için bazı şeyleri kaybetmelisin.
Ve unutma;
Kaybettiğinde değil , vazgeçtiğinde yenilirsin...






İyi insan; 
Aklından hiç kötülük geçmeyen saf insan değildir,
İyi insan; 
Her kötülüğün farkında olup, iyiliği tercih edendir...





Sizi gülümsetebilen insanların peşine takılın, 
çünkü sadece güzel bir gülümseme karanlık bir günü aydınlatabilir.




Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür...
Düşüncelerinizedikkat edin; duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza dikkat edin;davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin;alışkanlıklarınıza dönüşür...





Umutsuzluk nedeniyle korkup kaçma. 
Umut umutsuzluğun ötesindedir.
Aş, yürü, geç onu. 
Karanlık geçidin ötesinde, ışık bulacaksın.





Amacına ulaşmak için hiçbir şeyi küçümseme,
Tam ulaşamazsan bile dene; belki başarırsın...
Hepimizin güvenini bağladığımız şu ' BELKİ ',
Hiç de azımsanmayacak bir umuttur...





Olumlu bir tavır, banka hesabı gibidir. 
Hesaba hiçbir şey yatırmazsanız, 
bir süre sonra çekecek hiçbir şeyde bulamazsınız...




İnsanların doğal olmaları için yardım et,
İnsanlara özgür olmaları için yardım et,
İnsanlara kendileri olmaları için yardım et.
İnsanları sevmenin tek yolu vardır ve 
o da onları olduğu gibi sevmektir.





Evrendeki her şeyin bir amacı vardır.
Uyumsuz hiç kimse, tuhaf hiç bir şey yoktur, rastlantılar yoktur..!
Sadece anlamadığımız şeyler vardır...

GÜZEL SÖZLER - 3

Yaşamak; servettir, korumayı bil.
Yaşamak; bilmecedir, çözmeyi bil.
Yaşamak; güzelliktir, kıymetini bil.
Yaşamak; mutluluktur, tatmayı bil.
Yaşamak; yaşıyor olmaktır, uğruna savaşmayı bil.


 Yaşamak; hüzündür, aşmayı bil.
Yaşamak; şarkıdır, söylemeyi bil.
Yaşamak; mücadeledir, kabullenmeyi bil.
Yaşamak; trajedidir, göğüslemeyi bil...





Yaşamak; maceradır, göze almayı bil.
Yaşamak; şanstır, kullanmayı bil.
Yaşamak; fırsattır, yararlanmayı bil.
Yaşamak; kıymetlidir, mahvetmemeyi bil.
Yaşamak; görevdir, tamamlamayı bil...





Mutluluk; yaşamayı bilmektir,
Kaybedişlere rağmen kazanmayı hedeflemektir,
Küsmeyi bırakıp barışmaktır,
Ağlamayı unutup gülmeyi hatırlamaktır,
Mutluluk hayata inat gülmeyi bilmektir...!




Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya, 
İkincisinde, daha çok hata yapardım. 
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım, 
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar...






Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyilikleridir,
İnsan, hayatında yaptığı iyilikler kadar mutlu olur...





Kendinizi Bugün, 
Şu ANDA başarılı ve mutlu hissettiğinizde, 
istedikleriniz olmaya başlayacaktır.




Hayal etmek başarmanın yarısıdır...





Başarılı olmak isteyen her insan için iki kritik bilgi vardır;
Gücünü bilmek ! 
Haddini bilmek !





Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe 
insan yeni okyanuslar keşfedemez...





Kapı… 
Açılır…
Vurmayı bil...! 
Ne zaman ? 
Bilemem. 
Yeter ki o kapıda durmayı bil...!





Ne sahip olduğundur hayat,
Ne de umdukların bunca zaman,
Yüreğin kadardır hayat,
Seviliyorsan renkli,
Seviyorsan siyah beyaz...!

24 Mayıs 2012 Perşembe

GÜZEL SÖZLER - 2

İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır, 
fikirleriyle ve karakterleriyle uğurlanırlar...





Amacımız imkansızı mümkün, 
mümkünü kolay, 
kolay da zarif ve zevkli yapmanın yollarını bulmaktır.





Yürü ! 
Hür maviliğin bittiği son hadde kadar,
İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar...





Fedakâr Olan Gönülden Sevendir, 
Yürekli Olan Kendini Bilendir, 
Umutlu Olan Yaşamayı Sevendir, 
Unutmayan Dost Bir Ömüre Bedeldir...




Hayat yaşla değil,
yaşamakla anlaşılır…!






Bir şeyleri değiştirmek isteyen insan 
önce kendisinden başlamalıdır...





Gerçek mutluluğun kendi içinizde yattığını fark edin. 
Huzur, mutluluk ve neşeyi dış dünyada aramayı bırakın. 
Paylaşın... Gülümseyin... Kucaklaşın...





Kalp bir bahçe gibidir,
mutlaka bişeyler bitecektir.
O halde güzel şeyler ekin güzel şeyler bitsin...





Mükemmel şeyler ancak, 
içlerindeki bir şeyin koşulların üzerinde olduğuna 
inanma cesaretini gösterenler tarafından yapılmıştır.





Yarınlar; 
yorgun ve bezgin kimselere değil, 
rahatını terk edebilen gayretli insanlara aittir...





Bir güzellik yap kendine.
Kimseleri sevmediğin kadar, kendini sev sadece.
Bırak seni sevmeyenler üzülsün;
Yüreklerine sığamayacak kadar büyüksün diye...





Dün rüya, yarın hayaldir
Dünü mutlu, yarını umutlu yapan bugündür.
Onun için bugüne iyi bak,
Gülümse.....

GÜZEL SÖZLER - 1

Sevgi her şeyi birleştirir,
Sevmek, inanmak demektir.
Siz kendinize inanın, başkaları da size inanacaktır...


Daha iyi yaşamak istiyorsan ,
Kötü düşüncelerini öldür...


MUTLU OLMAK İÇİN BEŞ BASİT KURAL: 
Çok ver...
Basit yaşa ...
Daha az bekle...
Kalbini nefretten arındır...
Zihnini endişelerden arındır ...



Düşündüğünüz İnandığınız, Ve 
Güvenle beklediğiniz her şey Mutlaka gerçekleşir...!



Asıl özgürlük, 
başkaları gibi ya da herkes gibi
düşünmeye mecbur olmama özgürlüğüdür...!


Yaşamak; servettir, korumayı bil...
Yaşamak; bilmecedir, çözmeyi bil...
Yaşamak; güzelliktir, kıymetini bil...
Yaşamak; mutluluktur, tatmayı bil...

Yaşamak; aşktır, sevgidir, keyfini çıkarmayı bil...


Yaşam gülmeyi ,sevgi hak etmeyi, 
vefa unutmamayı, dostluk sadık kalmayı bilenler içindir...


Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer,
İçsen de tükenir içmesen de.. 
Bu yüzden hayattan tat almaya bak, 
Çünkü yaşasan da bitecek yaşamasan da...


Kötümser yanlız tüneli görür, 
İyimser tünelin sonundaki ışığı görür, 
Gerçekçi tünelle birlikte ışığı ve de gelecek treni görür...


Hayatta üç şeyden vazgeçmeyin ;
SEVMEKTEN, GÜLÜMSEMEKTEN VE HAYALLERİNİZDEN.....

22 Aralık 2011 Perşembe

AZMİN ZAFERİ


Türkiye’nin en ucundaki Hakkari’nin, kaderine terk edilmiş bir dağ köyünde dünyaya geldi. Yoksulluk bir yanda, kan ve göz yaşı öte yandaydı. Ya dağa çıkacaktı ya da okuyup kendini kurtaracaktı. O ikincisini seçti. Çobanlık yaparken üniversiteyi kazandı ve hayatını değiştirdi... İşte bir azmin zaferi öyküsü...

HAKKARİ’NİN DAĞ KÖYÜNDEN BOĞAZ KIYISINDAKİ BAHÇEŞEHİR’E

Kan davası ve terörün içine doğdu. Okumak, kendini kurtarmak istiyordu ama ailesinin maddi gücü yoktu. Bütün yardım talepleri cevapsız kaldı. Kazandığı İstanbul'daki Bahçeşehir Üniversitesi'ne son çare olarak yazdığı bir mektup kaderini değiştirdi. Muhammed Cemal Demir, adı mayın patlamalarıyla anılan Hakkari'nin Geçit dağ köyünden İstanbul Boğazı kıyısındaki özel üniversiteye ve özel yurda yerleşti. Şimdi teknolojide nam salmış bir bilim insanı olmak istiyor

Geçen yıl tam da bu zamanlarda patlayan bir mayınla dokuz kişinin yaşamını kaybettiği Hakkari'nin Geçitli Köyü'nde Muhammed Cemal Demir, üniversite hayalleri kuruyordu. Yedi çocuklu köyün imamı Mehmet Demir'in en büyük oğlu. Türkçeyi ilköğretime başladığında öğrendi. Okumak için çok çaba harcadı. Köyündeki okul kapatılınca, dokuz yaşında ailesinden uzaktaki Yatılı Bölge İlköğretim Okulu'na gitti. Meraklıydı, araştırmacıydı, öğretmenlerine göre, çok zekiydi.

Ama Hakkari Fen Lisesi'ni kazandığında bile umduğunu bulamamıştı.Çünkü, ilk üç ay ne okul, ne de öğretmen yüzü görebildi. Okul binasının inşaat tamamlandığında yurt bulunmadığından okul ile ev arasındaki 30 kilometrelik yolu sabah-akşam terör kurbanı olma korkusuyla gidip gelmeye başladı. Bu yüzden bir yıl boyunca ilk dersleri hep kaçırdı. Zaten okula gelen öğretmen de terörden yılıyor, bir gördükleri öğretmeni ertesi ay göremiyorlardı. Bütün bunlara rağmen Muhammed Demir TÜBİTAK Proje Yarışması'nda bölge üçüncüsü oldu.

ÜNİFORMAYLA YAKMA TEHDİDİ

Yaz tatillerinde koyun güdüyor, ot topluyor, bütün zamanını babasına yardım ederek geçiriyordu. Kaderini değiştirmek istiyor ama bunun hiç de kolay olmadığını görüyordu. Kimi zaman PKK'lıların "Okula gitmeyeceksiniz, sizi formayla yakarız" tehdidi karşısında evinde oturuyor, kimi zaman da yayla meselesi yüzünden kavgalı oldukları köylülerin, kendisini de aile büyükleri gibi vurmaması için saklanıyordu.

Muhammed Demir yine de, "Uzaya çıkmak gibi" dediği üniversitenin hayalleri kuruyordu. Taa ki geçen yıla kadar. Yatılı okulda yatakhaneyi paylaştığı arkadaşları ve akrabalarının da aralarında olduğu dokuz kişi mayın patlaması nedeniyle ölünce umutları da o kaybedilen canlarla birlikte söndü. Sınav günü bile Muhammed kasabaya inerken, bir yayla meselesi yüzünden amcası dövüldü. Ailesi ona da bir şey olmaması için apar topar sınav salonuna attı Muhammed'i. Sonrasında da bir hafta boyunca bir yerde saklandı. Herkes ondan tıp bekliyordu ama sonuçlar geldiğinde umduğu puanı bulamamıştı.

SOMALİ YARDIMCILARINA BAŞVURDU

Yine de LYS'den aldığı 337 puanla tercih yaptı. Bahçeşehir Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü'nü ilk sıralara yazdı. Tercih sonuçları açıklandığında 'kazandı' kağıdını alınca oturdu, okuyabilmek için her yere mektup yazdı. İlk olarak Somali için televizyonda toplanan paralarda en yüksek yardımları yapanlara mail attı. Cevap gelmedi.

Sonunda istediği üniversite olan Bahçeşehir Üniversitesi'nin Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel ve Rektörü Prof. Dr. Şenay Yalçın'a hitaben, "Kurtarın beni bu terör belasından" başlıklı bir mektup yazdı. Mektubu okuyan Yücel ve Yalçın, Güneydoğu'nun terörle anılan bu şehrindeki gence elini uzattı. Bir yıl hazırlık sınıfı da olmak üzere 120 bin lira tutan beş yıllık eğitim masrafını karşıladılar ve bunun yanında özel bir yurtta kalma imkanı sağladılar Muhammed'e. Hakkari'nin dağ köyünde koyunları otlatırken okuyan Muhammed Demir, şimdi Boğaz'a nazır üniversitede eğitim görecek.

SOMALİ'YE YARDIM EDENLER BANA DA EDER DİYE DÜŞÜNDÜM

Bahçeşehir Üniversitesi burs vermeseydi ne olurdu?

- Bu okulu tercih formuna yazarken özel olduğunu biliyordum. Dayım, babam bana çok kızdı, "Nasıl okuyacaksın" dedi. Bir ramazan sabahı sahura kalktım. Televizyonda yardımseverlerin Somali için topladığı yardımlar gördüm. Bana da ederler diye düşündüm. En fazla yardım yapanların isimlerini aldım, mesaj çektim, mektup yazdım. Ama kimse bana yanıt vermedi.

Son çare olarak üniversiteye mektup yazdın...

- Evet, okumam, kurtulmam lazımdı. İçimden ne geldiyse olduğu gibi yazdım. Benim okumam demek, 2 bin kişilik nüfuslu köyümün hepsinin okuması demek. Çünkü, bizim oralarda okumuş adamın sözü dinlenir. Bana verilen burs başkasına verilse bir kişi okur ama bana verilenle iki bin kişi okur. Çünkü herkes etkilenir benden. Köyümün, bölgemin gençleri benden etkilenir, doğru yolu bulurlar.

İŞ BULAMAZSA DAĞA ÇIKACAK

Her an terör korkusu yaşıyorsunuz...

- Evet. Her an ölebilirsin... Hiçbir şey belli değil, ağzımdan kötü bir söz çıksa vururlar. Terör, gelişmenin önündeki en büyük engel. Yatırıma da, okumaya da en büyük engel... "Okulda boykot var, giderseniz formayla yakarız" denirdi. Okumakta kime ne zarar var ki? Ama bazıları buna engel oluyor. Biri konuştu mu sıkıyorlar kafasına. Gençler belli bir yaşa geldikten sonra imkan bulurlarsa okumaya devam eder, bulamazlarsa köyde çalışma imkanı yok. Ya çobanlık yapacak ya da iş bulursa İstanbul'a gidecek. Ama iş bulamazsa da dağa çıkacak.

Geçen yılki mayın patlaması seni çok etkilemiş...

- Evet. Bir gece önce beraber olduğum akrabalarım, arkadaşlarım ertesi sabah kalktığında ölmüştü. Zordu. Okula gittiğimde de bir türlü toparlanmadım. Sürekli çalışıyordum ama korkuyordum da.

Ama şimdi dağ köyünden Boğaz'ın kıyısına geldin. Ne düşünüyorsun?

- Çok mu dua ettik, çok mu istedik, bir türlü inanamıyorum. Bana verilen desteğin karşılığında dünyada bunu duymayan insan kalana kadar çalışacağım. Nam salacağım bilim ve teknolojide.

İngilizce de öğreneceksin...

- Evet. Çocukken Türkçe bilmiyorduk, okula başlayınca öğrendim. Şimdi üç dilim olacak. Belki sonra bir dil daha öğrenirim.

BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF. DR. ŞENAY YALÇIN

Başarılı olursa Washington, Lozan ya da Boston'a gider

Vakıf üniversitelerinin önemli sorumlulukları var. Bizde her iki öğrenciden biri burslu. Muhammed'in mektubunu alınca çok etkilendik. Ben de 10 yıl devlet bursuyla okumuş biriyim. Bunun anlamını geldiğini bilirim. Umarım Muhammed bunun karşılığını çalışarak, devlete yararlı olarak ödeyecek. Mektupta beni en çok, "Terör batağından kurtarın" cümlesi etkiledi. Biz şu anda Muhammed'in hayalini gerçekleştirdik. 700 yabancı öğrenci okulumuzda eğitim görüyor. Muhammed burada okurken 30 ülkenin öğrencisiyle tanışma, kaynaşma, paylaşma imkanı bulacak. Erasmus projelerimizle isterse bir yıl başka bir ülkede okuyabilir. Boston, Lozan ve Washington'da kampuslarımız var. Yeter ki, Muhammed çalışsın, başarılı olursa önüne başka imkanlar da koyarız.

BABASI MEHMET DEMİR

Hâlâ inanamıyorum

Oğlumla gurur duyuyorum. Bu okulu yazdığını duyunca önce kızdık. Ama bizi aradıklarında dokuz evde şenlik oldu. Buraya gelene kadar inanamıyorduk. Hala da inanamıyorum. Dağdan gelip, deniz kenarındaki bu üniversitede okuması hayal sanki.

O MEKTUP

Beni bu terör belasından kurtarın

"Merhabalar... Ben Hakkari'nin Geçitli köyünden Muhammed Cemal Demir. Köyde ve Hakkari Merkezde yaşanan terör olaylarının içinde, köyün Y.İ.B.O sunda okuyarak, Hakkari'de 2007'de açılan Hakkari Fen Lisesi'ni kazandım. Geçen sene köyümde mayın patlaması oldu ve dokuz akrabam gözümün önünde paramparça oldu. Köydeki bir yayla sorunu yüzünden bir komşum silahla öldürüldü. Babam köyde imam, bizi daha iyi şartlarda okutmak için defalarca tayin istedi ama olmadı. Buradan gidemedik. Ortaokuldan lisenin son iki yılına kadar başarılı, tıp beklenen bir öğrenciydim. Bu terör olaylarının verdiği psikolojik sıkıntı içinde sınavlara hazırlanıp geleceğimi kurmaya çalıştım. LYS'den 337 puan aldım, mühendislik okumak tek hayalim olduğu için bütün tercihlerime mühendislik yazdım. Tercih sonucunda Bahçeşehir Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği'ni kazandım. Üniversitenizde okumak, benim için, bu yaşta uzaya çıkmak gibi bir şey. Çok istediğim fakat; bir o kadar da uzak bir hayal. Maddi durumumuz el vermiyor. Siz değerli büyüklerimin halimden anlayacağını umut ediyorum. Beni okutmanız karşılığında gelecekte, size ve ülkeme hayırlı bir evlat olmak için elimden gelen her şeyi yapacağım. Benim bu terör bataklığından çıkmama destek olun. Yalvarıyorum, buna çok ihtiyacımız var." www.hurriyet.com.tr

17 Aralık 2011 Cumartesi

İNSAN MUTLU OLMAK İÇİN YAŞAMALIDIR



Pozitif olmak, iyimser düşünmek hayatı toz pembe görmek değildir. Aksine pozitif düşünenler engeller karşısında yılmak yerine düşünüp mücadeleye devam edenlerdir. Peki pozitif olmak öğrenilebilir mi? İşte cevabı...

İYİMSERLİK ÖĞRENİLEBİLİR Mİ?


Kendinizi yorgun hissediyor musunuz? Enerjiniz daha öğleye varmadan tükeniyor mu? Kendinizi iş ortamına yabancı hissettiğiniz oluyor mu? Sebepsiz yere çabucak sinirleniyor musunuz?


Bu soruların çoğuna evet diyorsanız büyük ihtimalle "tükenmişlik sendromu" yaşıyorsunuz demektir.


Tükenmişlik hissi insanın hayat kalitesini düşürür. Bunu yaşayan insanlar iş hayatlarında verimsiz; özel hayatlarında mutsuz olurlar.


Schopenhauer "Engelleri aşmak, varoluşun en büyük amacı ve hazzıdır." der. Schopenhauer gibi düşünenler hayatı, "engelleri aşmak" olarak görüyorlar. Onlar için hayat daha çok acılarla dolu ve doğal olarak amaç bu acıları dindirmek ya da azaltmak.


Bir de hayata olumlu yönünden bakanlar var. Pozitif psikolojinin öncülerinden Martin Seligman'a göre hayat sadece engelleri aşmak değildir. İnsan mutlu olmak için yaşamalıdır.


Peki siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce hayatın amacı acıları dindirmek ya da azaltmak mı yoksa mutlu olmak mı?


Martin Seligman'ın daha mutlu ve refah içinde bir hayat yaşamak için bizim elimizde olan ve istediğimiz takdirde çoğumuzun uygulayabileceği beş adımlı bir formülü var:


1-Aklımızdaki pozitif duygu ve düşüncelerin sayısını artırmak. Bilimsel birçok deneye göre, zihnindeki düşüncelerinin çoğu olumlu olanlar daha mutlu oluyorlar.


Seligman, depresyonda bile olsanız, her gece o gün yaptığınız üç olumlu davranışı -bunlar çok önemsiz, küçük şeyler bile olabilir- aklınızdan geçirerek uyumanızı öneriyor. Bu küçük egzersiz bile ertesi günün iyi geçmesine neden oluyor. Bunu alışkanlık haline getirenlerde ise depresyon riski azalıyor.


Anlaşılan o ki zihnimizi olumlu düşüncelere odaklamak bize iyi geliyor. Olumsuz duygular ise (kızgınlık, kıskançlık, nefret, utanma, suçluluk...) bizi mutsuz ediyor.


2- İnsanın kendi güçlü yönlerini keşfetmesi ve hayatında bu güçlü yönlerini daha çok kullanması gerekiyor. İş hayatında kendi güçlü yönleri kullanan insanlar yaptıkları işle bütünleşiyorlar, zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varmıyorlar. Bu durumu Mihaly Csikszentmihalyi "akış" (flow) olarak tanımlıyor.


İnsanı "alıp götüren" bu iş birisi için bahçeyle ilgilenmek ya da çocuk yetiştirmek olabileceği gibi başkası için şirket yönetmek ya da arkeolojik kazı yapmak olabilir.


3- Seligman’a göre mutlu insanlar ilişkilerinde sevgiyi ön planda tutup yapıcı tavır sergiliyorlar. Kendilerini kenara çekip başkalarını yargılamak yerine insanların hayatlarına dahil oluyor ve kendi hayatlarına insanları dahil ediyorlar.


4- Mutlu insanlar, hayatlarının anlamını bulmuş insanlardır. Hayatın anlamı bir şeye sahip olunca bulunmaz. Bir mevkiye gelmek de insana hayatın anlamını öğretmez.


İnsan ancak kendisinden daha büyük bir şeye bağlanıp ona inanırsa hayatın anlamını yakalar. Herkesin anlam arayışı farklıdır elbette.


Bazıları bu anlamı dinde ve ibadette bulur, bazıları kendini bilime adar. Anlamlı bir hayat, kimisi için iyi çocuklar yetiştirmek, kimisi için mesleğini hakkıyla yapmak olabilir.


Bu anlam sayesinde insan hayattaki varoluşun nedenini anlar, hedefini netleştirir.


Anlam insanın pusulasıdır.


5- Hayatlarında anlam bulan ve olumlu ilişkiler yaşayan insanlar kendilerine somut hedefler koyup bu hedefleri gerçekleştirmek için yaşarlar. Hedefi olan insanlar hayata tutunurlar. Sanıldığının aksine başarılı insanlar en zekiler arasından değil hayata en sıkı tutunanlar arasından çıkıyor.


(Seligman, kendi teorisini PERMA olarak adlandırıyor. PERMA, yukarıda anlatmaya çalıştığım beş maddenin İngilizce isimlerinin baş harflerinden oluşuyor.Pozitive emotion, Engagement, Relationship, Meaning ve Achievement)


2000'li yılların başından itibaren pozitif psikolojiden esinlenen psikologlar da "kendini işine adama" gibi kavramları daha sistemli bir şekilde incelemeye başladılar. Özellikle Fred Luthans, kendilerini işlerine adayan kişilerin öz yeterlilik, iyimserlik, dayanıklılık gibi yapıcı duygulara sahip insanlar olduklarını kanıtladı.


Pozitif psikoloji 1980’lerden sonra yükselişe geçti ve bize şunu öğretti:


Başını sokacak bir evi, yiyecek yemeği olmayan, sefalet içinde yaşayan insanlar elbette mutlu olamazlar; ama bu seviyenin üzerindeki herkesin mutlu olması kendi elindedir.


İşin püf noktası kanımca şu: Biz genelde hayata tersten bakmaya programlanmışız. Zannediyoruz ki mutlu olmak için önce başarılı, zengin ya da çok popüler olmak gerekiyor. Ama aslında doğru olan tam tersidir, eğer insan olumlu düşünür, sevgiye dayalı ilişkiler kurup anlamlı bir hayat yaşamaya başlarsa mutluluk o insanın peşini bırakmaz. Mutluluk insanın kendi tercihiyle elde edeceği bir zihin durumudur. İnsanın mutlu olması için önce mutlu olmayı seçmesi gerekir.


California Üniversitesi hocalarından ve pozitif psikolojinin en tanınmış isimlerinden Sonja Lyubomirsky'nin de ısrarla vurguladığı gibi mutlu olmak ve daha tatminkar hayatlar yaşamak bizim elimizdedir.


Yeter ki şükretmeyi, affetmeyi, ilişkileri sevgi üzerine kurmayı, ihtiyacı olanlara yardım etmeyi ve hayattan zevk almayı öğrenebilelim.


İyimserlik de mutlu olmak da öğrenilebilir.