Bu Blogda Ara

24 Kasım 2011 Perşembe

MOZART DİNLEMEK ZEKA ARTTIRIR


İnsan beyninin sırrı hala tam olarak çözülemedi. Beyin hakkında aydınlatılan noktalar kadar doğru bilinen yanlışlar da var. Beynimizin ne kadarını kullandığımızdan bölümlerine kadar beyin hakkındaki efsaneler bu yazıda...

BEYİNLE İLGİLİ YAYGIN İNANÇLAR NE KADAR DOĞRU?

İnsan beyni bildiğimiz evrendeki en karmaşık varlık. Bilim adamlarının onca çalışmalarına rağmen iki kulağımız arasına sıkışmış 1,5 kilogram ağırlığındaki bu kıvrım kıvrım organ, hala birçok sır taşıyor içinde.

İşte beynimiz hakkında çok yaygın olan kimi efsaneler ve bazı bilgiler:

’Beynimizin yalnızca yüzde 10’unu kullanıyoruz’

Öteden beri beynimizin sadece yüzde 10’luk bölümünü kullandığımız söylenir.

Ve geride kalan, kullanılmayan yüzde 90’lık kapasiteyle neler yapılabileceği merak edilir.

Ama beyin MRI’ları teknolojisinde atılan adımlar, bu yaygın kanının efsane olduğunu ortaya koydu.

Londra Üniversitesi Kognitif Bilim Enstitüsü’nden Prof. Sophie Scott, "yapılan işlevsel beyin görüntülemeleri, beyinde herhangi bir şekilde faaliyete geçmeyen pek az nokta olduğunu gösterdi bize." diyor.

Yumruğumuzu sıkmak gibi basit bir iş için bile, beynimizin yüzde 10’undan fazlasını kullanmak zorundayız. İşlevsel beyin görüntülemeler, parmaklarımız ve avucumuzdaki kasların kasılmasıyla birlikte, beyindeki çok sayıda hücrenin anında harekete geçtiğini gösteriyor.

Beynin sol ve sağ bölümleri

Anatomik olarak beyin sağ ve sol bölümler olarak ikiye bölünmüş halde. Ve bu iki bölüm bazı işleri aralarında paylaşıyorlar.

Prof. Scott beynin sağ ve sol tarafları arasında gerçekten büyük farklılıklar olduğunu söylüyor; "ama bu, bir genelleme olarak söylendiğinde aynı şey kastedilmiyor." diyor.

İnsanları kendi kendilerini geliştirme konusunda yönlendiren kitaplara ya da iş alanında yol gösteren kurslara bakarsanız, beynin iki bölümünün iki ayrı varlık olduğu gibi bir kanıya kapılıyorsunuz.

Beynin sol kısmı, mantık ve akılcılığın egemen olduğu bölüm olarak gösteriliyor. Sağ tarafı ise sezgi ve yaratıcılık bölümü olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla eğer mantığınızı kullanan bir insansanız, beyninizin sol tarafını daha çok işletiyorsunuz demektir. Ama daha duygusalsanız ve sanata eğilimliyseniz beynin sağ tarafını kullananlardansınız.

Yaygın efsaneye göre, beyninin her iki tarafını tam anlamıyla kullanmayı öğrenen insanlar daha başarılı oluyor, hayattan daha büyük tatmin elde ediyorlar.

Prof. Scott ise, insanların, karşılarına çıkan sorunlar ve hayat karşısında farklı şekillerde düşündüklerini, ama bunun beyinlerindeki sağ ve sol bölümler arasındaki güç dengeleriyle hiçbir ilgisi olmadığını Vurguluyor.

"Bazı insanların görsel algılaması gerçekten çok iyidir. Bazılarının da işitsel algılaması. Bir bilgiyi alıp işleme ve kullanma şekillerimiz çok değişik oluyor.

Ama bunu beynin mantıklı sol yanı ve yaratıcı sağ yanı şeklinde basitleştirmek, beynin çalışma şekli konusundaki saptamalarımıza uymuyor.

Bir de bu, beynin bir yanını, diğer bölümünden daha fazla kullandığımız gibi bir izlenim doğuruyor ki, beyin aslında böyle çalışmıyor." diyor Prof. Sophie Scott...

Dolayısıyla, beynin iki tarafı birbirleriyle sürekli iletişim halinde ve corpus callosum diye bilinen karmaşık bir sinir yumağı aracılığıyla işbirliği içinde çalışıyor.

Yani beynin iki yarısı birbirini tamamlıyor ve birbiriyle uyumlu halde işliyor.

’Dolunayda insanların anormal davranışları artar’

Dolunay, öteden beri geceleri yaşanan tuhaflıklarla ilişkilendirilir.

Birçok inanışa göre, delilikle dolunay arasında bağlantı kurulur; insanlar dolunay zamanı kurda dönüşür ve dolunaylarda her türlü ürkütücü ve tatsız şey yaşanır.

Ancak psikologlar ve istatistikçiler bu konuya eğildiklerinde, ayın, insan beyni ve davranışları üzerindeki etkileri hakkında o kadar da elle tutulur bir veriye ulaşamadılar.

Daha da önemlisi, dolunay zamanlarıyla, saldırılar, tutuklamalar, intiharlar, kriz masalarına yapılan başvurular, psikiyatri kliniklerine yatırılmalar, zehirlenmeler ve trafik kazaları arasında herhangi bir ilişkiye de rastlamadılar.

Uzun bir araştırma listesi hazırlayan Eric Chudler, "bu konuda birçok araştırma yapıldı. Eldeki verilerin çoğu, ayın değişik dönemleriyle anormal davranışlar arasında hiçbir ilişki bulunmadığını ortaya koyuyor." dedi.

Araştırmalara göre, dolunayla ilgili efsanelere inananların çoğu güvenlik ve sağlık hizmetlerinde çalışıyor. Polisler ve hastane görevlileri de hayatta en korkunç ve üzücü vakalarla karşılaşan kesim.

Eric Chudler, travmatik olaylarla karşılaşan bu insanların, o anlarda çok daha az dikkat çeken yarım ay ya da yeni aydan ziyade, gökyüzündeki dolunayı farkettiklerini belirtiyor.

Dolayısıyla da kaza veye suçlarla, ayın en bariz olduğu zamanlar arasında ilişki kuruluyor.

’Mozart dinlemek, zekâ artırır’

1990’larda ortaya atılan bu fikir ünlü klasik besteci Amadeus Mozart üzerinde odaklanmıştı.

İnsanlar, küçük çocuklara Mozart’ın eserlerinin dinletilmesinin çocukların beyin gelişimlerine katkısı olacağına ve çocukları daha akıllı yapacağına inanmaya başladılar.

Diğer efsanelerin tersine, bu inanışta bir parça doğruluk payı var.

"Mozart etkisi" ile insanın zeka düzeyi arasındaki ilişkilere dair ilişki, ilkin 1993 yılında Nature dergisinde yayımlanan bir bilimsel araştırmada yer aldı.

Araştırmada Kaliforniya Üniversitesi öğrencilerine bir dizi uzamsal akıl yürütme görevleri verilmişti. Bu testten önce Mozart’ın piyano eserini dinlemiş olan öğrenciler, daha önce rahatlatıcı bir müzik dinlemiş olan ya da sessiz ortamda kalan öğrencilere kıyasla, daha başarılı olmuştu.

Ama piyano sonatı dinletilen öğrencilerin başarı farkı, 15 dakika sonra kaybolmuştu.

Ardından gelen iki yıl içinde, medya, bu ilginç gözlemi büyüterek küçük çocuklara Mozart dinletilmesinin onları daha zeki yaptığı düşüncesini yaydı.

Öyle ki, sırf bu amaçla Mozart eserlerinin CD’leri üretildi, piyasaya verildi. 1998 Yılında ABD’nin Georgia eyaletinde yeni doğan bebeklerin annelerine Mozart CD’leri dağıtılıyordu.

Kimileri, Mozart’ın bestelerindeki müzik yapısının beyindeki hatlar üzerinde özel bir biyolojik etkisi olduğu tezini ortaya attı.

Daha sonraları yapılan çalışmalarsa, bu konuda, olağanın ötesinde bir veri sağlamadı.

Ortaya çıkan sonuç, beyni meşgul edecek testlerden önce, insanı canlandıran herhangi bir hareketli müzik dinletilmesinin, kişiyi daha uyanık ve hevesli hale getirdiği; dolayısıyla biraz daha iyi sonuç elde etmesine yardımcı olduğu yolundaydı.

23 Kasım 2011 Çarşamba

CV - ÖZGEÇMİŞ

İşe girme şansınızı artırmak istiyorsanız, bu haberi okumadan cv hazırlamayın

Artık özgeçmişlerde (CV) cinsiyet ve medeni hal belirtmek, doğum yerini yazmak ya da fotoğraf koymak 'out'. Amerikan tarzı CV'lerin prim yaptığı günümüz iş dünyasında 'pozitif ayrımcılık' da tarihe karışıyor...

CV'NİZİ uzun zamandır güncellemediyseniz, bu işi bir an önce ele almanızda fayda var. Çünkü CV yazma yeni trendleri almış başını gidiyor. Hal böyleyken eski moda bir formatla iş başvurusunda bulunmak büyük hata olur. Üstelik pek çok kariyer sitesi bu konuda yol gösterecek şablonları (template) ücretsiz kullanıma sunuyor. Klasik yetkinlik bazlı CV'lerden modern iş deneyimi bazlı olanlara internette yer alan pek çok örneği rahatlıkla bilgisayarınıza indirebilir, bu şablon üzerinden gerekli değişiklikleri yaparak trendlere uygun yepyeni bir CV hazırlayabilirsiniz. Ayrıca örnekler arasında, sosyal medya müdürü ya da lojistik uzmanı gibi çeşitli meslek gruplarına yönelik CV'ler de bulunuyor. Bir de ipucu; kariyer sitesi Monster'ın bu konuda hazırladığı örnekler çok başarılı.

TECRÜBE ÖN PLANDA

İş dünyasına CV yazma konusunda hizmet veren Yazanolsa.com'un kurucusu ve yöneticisi Neslihan Işım, tüm dünyada 'ideal özgeçmiş'in tanımını, "yüzde 100 doğruluk ve sadelik" olarak özetliyor. Günümüzde Amerikan ve Avrupa tarzı CV'lere rağbet olsa da temel beklenti hala aynı; ister yeni mezun olsun isterse üst düzey yönetici, bilgilerin en 'sade' şekliyle ifade edilmesi ve 'doğru' olması bekleniyor. Ek olarak, özenli ve temiz bir format da önemli.

Neslihan Işım'a göre, işveren açısından kişinin kendisini temsil edecek dokümana verdiği önem, tüm sürece gösterdiği özenle eşdeğer kabul ediliyor. "Olmadığınız bir yerde sizi ifade etmesi için görevlendirilmiş doküman, hakkınızda ne söylüyor, çok mu konuşuyor, bilgi mi saklıyor, imla hatalarıyla mı dolu, fazla mı kaygılı" diyen Işım, tüm bunların önemli sorular olduğunu vurguluyor.

CV'lerde son trend daha çok Amerikan tarzındaki gibi kişisel özellikleri minimumda tutup ağırlığı 'tecrübe' ve 'yapılan işler'e vermek yönünde... Eskiden hobiler, eşin yaptığı iş ve çocuk sayısına kadar yazılırken artık iş tecrübeleri detaylandırılıyor. Ve alınan eğitimler, ödüller, üyesi olunan resmi ya da sosyal kuruluşlar, yürütülen projeler ayrı başlıklarda yer alıyor.

Bu arada son dönemde işverenler de ayrımcılık yaratmayacak kriterlerle ilan vermeye hassasiyet gösteriyor. Geçmişte ilanlarda görülen yaş, cinsiyet, medeni hal ve sigara kullanımı gibi tercihler artık açıkça belirtilmiyor. Başvurular değerlendirilirken bu kriterler dikkate alınıyor.

AMERİKAN TARZI TREND OLDU

Nicholson International Türkiye Genel Müdürü Mutlu Eroğlu da Türk iş dünyasının CV'lerde giderek Amerikan tarzına yaklaştığı görüşünde hem fikir. Bir dönem Avrupa formatında CV'lere sıklıkla rastladıklarını belirten Eroğlu, bunların görünüm dışında içerdikleri detay açısından alışılan CV'lerden pek farkı olmadığını belirtiyor. Şimdi yine Amerikan tarzının gündeme geldiğini ifade eden Eroğlu şunları söylüyor: "Amerikan tarzında, doğum tarihi, medeni durum, cinsiyet gibi detaylar olmadan, bunların yerine kişisel tecrübe, çalışılan yerler, yabancı dil bilgileri, eğitim detayları ve kişinin uzmanlık alanlarıyla ilgili fark yaratıcı detayların tümü yer alıyor. Amerikan tarzı CV'ler, kişinin yaptığı işi, daha doğrusu kişinin hangi işin adamı olduğunu; Avrupa tarzı CV'ler ise kişinin ne gibi işlerde çalışabileceğini anlatıyor."

Hemen belirtelim, Amerika'da "Kişinin yetkinlikleri kişisel bilgilerinden önce gelir" mantığıyla, medeni hal, doğum tarihi ve yeri gibi bilgiler CV'lerden çıkarılıyor. Bu bilgiler talep edildiğinde ise ayrımcılık konusu gündeme geliyor. İşte Türkiye'de de bu trende uyma yönünde bir eğilim var. Ancak hala pek çok firma için söz konusu bilgiler olmadan özgeçmişin eksik kabul edildiğini belirtelim...

FOTOĞRAF KALKIYOR

Özgeçmişlerle ilgili bir başka tartışma konusu ise fotoğraf. Neslihan Işım'ın bu konudaki düşünceleri şöyle: "Fotoğrafın artık kullanılmamasına kararı verilmeli ve bu tartışma son bulmalı. Bazı özel durumlar dışında, kişinin fiziksel özellikleri, sadece bir fotoğrafın ortaya koyabileceği kadarıyla karar verme sürecinde etkili olmamalı. Görüşme sırasında kişiyi bir bütün olarak değerlendirip kanaatinizi ortaya koymanız daha adil. Zaten Türkiye'de fotoğraflı CV'lere öyle kötü örnekler var ki, fotoğrafın ortadan kalkması herkesin yararına olabilir."

Bu arada Avrupa'da el yazısı analizi yapmak isteyen firmaların, özgeçmişi el yazısıyla istediği durumlara da rastlanıyor. Uzmanlara göre el yazısı, kişilik özellikleriyle ilgili bilgi veriyor. Ancak işe alım kararında ne kadar etkili olduğu tartışmaya açık.

REFERANS YAZILMIYOR

"Referanslar istendiği takdirde verilecektir" CV'lerin klasik cümlesi haline gelmiş durumda. Özellikle üst düzey yöneticilerin CV'lerinde 'referanslar' diye bir bölüm zaten bulunmuyor. Ancak uzman düzeyinde işe alımlarda firmalar referans kontrolü yapmak istiyor. Bu kontrolü yapma isteği de çoğu zaman görüşme sırasında belirtiliyor.

İK uzmanları, genç adayların referansları sıralarken yaptıkları önemli bir hayata dikkat çekiyor. O da tanıdıkları tüm üst düzey kişileri listelemek... Bu noktada önemli olanın kişinin profesyonel yaşamla ilgili referansları olduğunu belirten Neslihan Işım, "Deneyiminiz yoksa hocalarınız sizinle ilgili referans verebilirler. Ama milletvekili olan dayınızı listenize eklemek sadece komik olmak demektir" diyor.

Adecco Türkiye Executive Search Direktörü Akgül Can Beyhan'a göre, CV'ye yazılan referans bilgilerinin, ilgili kişilere bildirilmemesi en riskli konu. Çok olumlu giden bir süreçte referansı alınmak için aranan kişinin buna hazırlıksız yakalanması olumlu giden bir değerlendirme sürecinde soru işareti yaratabiliyor. Bu nedenle CV'ye mutlaka referans yazılacaksa ilgili kişilere önceden bilgi vermek ve izin almak gerektiğini belirten Beyhan şunları söylüyor: "Yine kişilere referans olduğu için bir e-postayla teşekkür etmek, başvurulan iş hakkında bilgi vermek şart. Bu durum, referansı verecek kişinin bir ön değerlendirme yapması, vereceği bilgileri toparlaması ve adayı kendi hafızasında canlandırması için yardımcı olur."

SOSYAL YAŞAM ÖNE ÇIKIYOR

CV yazımındaki yeni trendlerden biri de kariyer dışı aktivitelere yer vermek. Kariyer.net Genel Müdürü Yusuf Azoz, iş yaşamı ile özel yaşam dengesine büyük önem veren Y kuşağının, gönüllü faaliyetlere, yaptığı geliştirici seyahatlere ve hobilere daha geniş yer ayırmaya başladığına değiniyor. Hatta İK uzmanlarının da bu tür faaliyetlere, iş deneyimi ve mesleki yetkinliklerin yanı sıra kişisel gelişimin önemli unsurları olarak bakmaya başladığını söylüyor. Buna göre, örneğin üniversiteden yeni mezun olan bir aday, CV'sinde fazla iş deneyimi olamayacağından sosyal faaliyetlerini kişisel gelişimine yaptığı katkılarla anlatmasıyla öne çıkıyor.

ÖN YAZI AVANTAJ SAĞLIYOR

Özellikle üst düzey yöneticiler için, kariyer bilgilerini özetleyen 'hakkında' bölümünün önemi de giderek artıyor. İK uzmanları, tüm bilgileri bir CV formatıyla maddelemeye başlamadan önce, kişiyle ilgili kısa bir tanıtıcı metnin oldukça çarpıcı ve etkileyici olabildiğini vurguluyor.

Bu arada yeni mezun veya deneyimli, CV'ye ön yazı (cover letter) eklemenin adayı her zaman bir adım öne çıkardığını da belirtelim. Kişinin, o işi neden istediğini, hedeflerini CV'de tam olarak ifade etmesi mümkün değil. İşte bu noktada ön yazı devreye giriyor. Ön yazıyla adayın bunu işverene önceden aktarma şansı bulunuyor.

Akgül Can Beyhan, iyi kaleme alınmış bir ön yazının özellikle CV sahibinin gitmek istediği noktaya 'adresleme' yaptığını söylüyor. Beyhan, "Ön yazı, adayın çalışmak istediği organizasyonel kültür, fonksiyon, farklı sektörler ve yeni açılımlar noktasında CV'yi değerlendirene ipuçları verdiğinden orta ve üst düzey adaylar için oldukça önemli" diyor.

İLANLAR DA VİDEO FORMATINDA

Trendlerden biri de görüntülü CV. Böyle bir ürünü 2007 yılında hizmete sunan İK sitesi Kariyer.net, bu yolla adayların CV'lerine kendileriyle ilgili videoları da eklemelerini sağlıyor. Yusuf Azoz, özellikle sözlü iletişime dayalı olan satış, perakende ve çağrı merkezi temsilciliği gibi meslekler için bu videoların işveren açısından aydınlatıcı olabildiğini belirtiyor. Ancak teknik anlamda adayların bu videoları oluşturmakta zorluk çektiklerini, içerik anlamında da kendilerini nasıl ifade edecekleriyle ilgili yönlendirmeye ihtiyaç duyduklarını ekliyor.

İş ilanlarındaki yeni trendlere de dikkat çeken Azoz, "Giderek daha fazla işveren internet sitelerindeki iş ilanlarını video formatında yayınlayarak yeni jenerasyonun dikkatini çekmeye çalışıyor" diyor. Kariyer.net kısa süre önce bu ihtiyaca yanıt verecek altyapıyı oluşturup üye firmalara sunmaya başladı bile...

CV danışmanlığı alma modası başladı

Yöneticilere CV hazırlamaları konusunda danışmanlık hizmeti sunan Yazanolsa.com, öncelikle e-posta veya telefon yoluyla bilgi almak isteyen kişilere çalışma prensiplerini ve ödeme koşullarını anlatıyor. Onay aldıktan sonra kişinin son özgeçmişi inceleniyor. Bu özgeçmiş brief kabul edilerek eksiklerin ve gereksiz yanların çıkarıldığı bir analiz çalışması yapılıyor. Ardından kişiye kendisinden beklenen ek bilgiler iletiliyor. Zaman zaman kısa telefon görüşmeleri yapılarak kişisel ilişkiye dayalı bir süreç geliştiriliyor. Danışmanlığa dayalı bu hizmet kapsamında, içeriği kişinin üretmesi sağlanıyor. Firma bu içeriği en doğru şekilde ifade ederek adaya destek vermiş oluyor.

Türkçe CV hazırlamak için 250 lira ve KDV talep ediliyor. Her bir yabancı dil için ise 50 lira fark ücreti alınıyor. Bu arada bunun süresiz bir servis olduğunu da belirtelim. Yani firmayla çalışan bir yönetici, gelecek yıl herhangi bir değişiklik isteğiyle tekrar destek alabiliyor.

Üst düzey için 'gizlilik' önemli

İş fırsatı açısından üst düzey yöneticiler her şeyden önce gizliliğe önem veriyor. Kendilerinin bilgisi dışında CV'lerinin bir yerlere iletilmesini istemiyorlar. Çok fazla adrese CV göndermeyi de doğru bulmuyorlar. Güvendikleri birkaç danışmanlık firması belirleyip onlar aracılığıyla arayışlarını yürütmeyi tercih ediyorlar. Ya da bazı şirketlerdeki tanıdıklarıyla bilgilerini paylaşıyorlar.

Nicholson International Türkiye Genel Müdürü Mutlu Eroğlu'na göre, üst düzey yöneticiler söz konusu olduğunda basın ve kamuoyuyla daha özet CV'ler paylaşılıyor. Kelime sayısının önemli olduğu sütunlarda yer alan CV'lerin kısa tutulması gereği bunun görünen en basit nedeni. Ancak bunun ötesinde, kişiler sadece istedikleri bilgileri verip gerekli görürlerse CV'lerinin bazı kısımlarını paylaşmama özgürlüğüne sahipler. Yani bilinmek istedikleri gibi bilinme şansları bu noktada var ve bir tercih kullanıyorlar ya da akıl vericileri tarafından o şekilde yönlendiriliyorlar. Yöneticilerin CV'lerinde bir konuya taraf oldukları izlenimini yaratacak bilgiler dikkatlice veriliyor veya bunları paylaşmama yoluna gidiliyor.

Adecco Türkiye Executive Search Direktörü Akgül Can Beyhan da, üst düzey yöneticiler için CV hazırlarken ve güncellerken en önemli konunun 'gizlilik' olduğunu belirtiyor. Çalıştıkları son firmayı yazma konusuna tereddütle yaklaşan üst düzey yöneticilere, isim vermeden firmanın sektörünü belirtmekle yetinmelerini tavsiye ediyor. Beyhan, "Aday, görüşmeye çağrıldığında arzu ederse firmanın ismini paylaşabilir. Aynı şekilde CV'de yer alan firma bilgileri de değerlendirme yapan kişiye fikir vermeli. Ancak rekabet koşulları, gizlilik ve etik çerçeveye de oturmalı" diyor.

Aylin COŞKUNOĞLU NAZLIAKA / HRM Danışmanlık Kurucu Ortağı

"Özgeçmiş iki sayfayı geçmemeli"

Etkili bir CV hazırlarken kısa ama dikkat çekici bir ön yazıya sahip olmasını öneriyoruz. Yine ideal bir özgeçmiş 1-2 sayfayı geçmemeli. Kolay okunabilen, normal ölçülerdeki font ve puntolar kullanılmalı. İş ve eğitim bilgileri tarih sırasına göre en sondan başlayarak belirtilmeli. Tüm iş deneyimlerinde, iş tanımları ve sorumluluk alanları kısaca aktarılmalı. İşe giriş-çıkış ve mezuniyet tarihleri arasında tutarsızlık olmamalı. Bilgisayar ve yabancı dil bilgisi gibi teknik veya kişisel bilgi ve beceriler mutlaka belirtilmeli. İlgi alanları, ödüller, gönüllü faaliyetler gibi bilgiler başvurulan iş ya da kariyer hedefi açısından önem taşıyorsa kısaca bahsedilmeli.

Referans istendiği takdirde işverenler uzun bir listeyle karşı karşıya kalmak yerine kısa ama yeterli bir liste görmeyi tercih ediyor. Adayı yakından tanımayan ama üst düzey unvanlara sahip kişileri referans göstermektense, adayın kendisini yakından tanıyan, birlikte çalıştığı bir yöneticisini ya da ekip arkadaşlarını referans vermelerini öneriyoruz.

Yusuf AZOZ / Kariyer.net Genel Müdürü

"Referansta olumsuz yönler de belirtilmeli"

Referans kontrolü, işe alımın belki de en hassas aşaması. Adayların ve işverenlerin bu süreci sağlıklı yönetmesini sağlamak için sitemizde adayların kullanabileceği bir referans modülü sunuyoruz. Adaylar sistem üzerinden referans istedikleri kişilere e-postayla bu isteklerini belirtiyor. Referans istenen kişi ise görüşlerini yazıyor ve bu görüşler, adayın özgeçmişine ekleniyor. Burada aday kendisine yazılan referansı görmüyor. Böylece çok daha sağlıklı, referans veren kişinin gerçek görüş ve düşüncelerini yansıtan bir online referans sistemi uygulanıyor. Burada en büyük görev, referans veren profesyonele düşüyor. Referansın dürüst ve kişinin profesyonel kimliğiyle ilgili olması gerekiyor. Olumlu yönler kadar, varsa olumsuz noktaların da uygun bir dille belirtilmesi gerekiyor. Zaten bu özelliklerin dışında kalan bir referans yazısı, bir İK uzmanı tarafından kolayca tespit edilip değerlendirme dışı bırakılıyor.

Akgül CAN BEYHAN / Adecco Türkiye Executive Search Direktörü

"CV'nin kişiyi iyi taşımalı"

Bir dönem çok detaylı, uzun CV'ler hazırlamak, sosyal yaşamdan alınmış fotoğraflar koymak ve referans bilgilerini CV'ye eklemek trenddi. Sonrasında daha çok fonksiyonel deneyime ağırlık veren brief CV'ler hazırlanmaya başladı. Şimdi ise iş ilanlarında ayrımcılık yaratmamak için açık pozisyonda aranan kriterler daha hassas ilan ediliyor. Bunun izdüşümü olarak bazı CV'lerde pozitif ayrımcılık olduğu için resme yer vermemek, cinsiyet belirtmemek, medeni halden bahsetmemek gibi tercihler görülüyor. Trendler değişse de en önemli konunun, ilgili CV'nin kişiyi iyi taşıması ve ulaştığı noktada bir iş görüşmesine davet edilmeyi sağlaması olduğu unutulmamalı.

Görüntülü CV için ne dediler?

Mutlu Eroğlu: Henüz yolun başındayız. Biraz hazım gerekiyor. Eski moda versiyonlarla CV hazırlamak insanların halen daha kolayına gidiyor. Bize de halen bildiğimiz formatta hazırlanmış CV'ler geliyor.

Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka: İşe alım sürecinde geleneksel yöntemlerin yanı sıra görselliğin ve sosyal medyanın kullanımının önemi giderek artıyor. Yakın geçmişte görüntülü yani video CV'ler etkisini gösterdi. Birçok aday kağıt üzerinde ifade edemediği özelliklerini teknolojinin ve görselliğin yardımıyla ifade etme şansı yakaladı. Bu, özellikle yaratıcılık gerektiren pozisyonlarda, görsel iletişimin yoğun olduğu sektörlerde ön plana çıkıyor. Videonun uzun sürmesi, profesyonel çekilmemesi, verilecek olan bilginin önceden hazırlanmaması istenen etkiyi yaratmayabiliyor. Etkili bir görüntülü özgeçmiş oluştururken çekim kalitesine, önceden hazırlanmış bir akışının olmasına, dış görünüşe ve sunum tekniğine dikkat edilmesi gerek. Süre ise 2-3 dakikayı geçmemeli.

Neslihan Işım: Tıpkı fotoğraf örneğinde olduğu gibi, burada da düzgün bir iş yapmak veya bu fikre hiç yanaşmamak gerek. Gördüğüm bir görüntülü özgeçmiş, dış sesleriyle, görüntü kalitesiyle ve en önemlisi görüntüdeki kişinin heyecanı ve amatörlüğü nedeniyle tam bir felaketti. Kreatif özgeçmişler, görüntülü özgeçmişler sektörel ihtiyaca bağlı olarak tercih edilebilir. Ama enerji sektöründe kariyer yapmakta olan bir CFO'nun elbette buna ihtiyacı yoktur. Ama kurum bunu öngörüyor ve istiyorsa ufak bir bütçe ayrılıp özenli bir özgeçmişin nasıl oluşturulacağını araştırmak gerekir. Bu mini prodüksiyon sizi temsil edecek kalitede olursa, o zaman kullanabilirsiniz.

22 Kasım 2011 Salı

İNSAN HAYAL ETTİKÇE YAŞAR



İşte baş etmekte zorlandığımız bir duygu daha: Hayal kırıklığı...

Bazen çok görmek istediğimiz filme bilet bulamayınca yaşadığımız bu duygu, bazen de umutla beklediğimiz terfi haberini alamayınca yıkıyor bizi. "Hayal kırıklığına teslim olarak bir ömür geçmez" diyor ve iş hayatında bununla baş etmenin ipuçlarını veriyoruz!

B planınız hazır olsun

Gerçekçi olalım! Ne zamandır içinizde yaşattığınız, ulaşmak için çalışıp çabaladığınız hayalinizin suya düşme ihtimali her zaman var. Peki sonra ne olacak? Ömrümüzü bir yorganın altında ağlayarak geçiremeyeceğimize göre bu durumla baş etmeyi öğreneceğiz. Bunun en iyi yolu da bir B planı oluşturmak. Atletleri düşünün... Onlar sadece çok az atletin profesyonel bir kariyere sahip olabileceğinin farkındalar. Bu gerçeğin motivasyonlarını bozmasına izin vermemek için, birçoğu psikologlar tarafından antrenörlük yapabilecekleri ikinci bir hayat planına hazırlanıyorlar.

Gurur listesi hazırlayın

Hayatınızda her şey ters gidiyor olamaz. Sürekli ulaşamadığınız hedeflerden şikâyet edip duruyorsanız, başarılı olduğunuz alanları göz ardı ediyorsunuz demektir. Hemen kalem kâğıda sarılın ve kendinizle gurur duymanızı sağlayan 5 olayı listeleyin. Psikologların da önerdiği gibi zor zamanlarınızda henüz gerçekleşmemiş olan yerine, daha önce kazandığınız başarılara odaklanmak motivasyonunuzu artırıyor.

Beterin beteri var

Vitrine yapışıp kalmanıza neden olan son moda ceketi paranız yetmediği için satın alamamış olabilirsiniz. Oysa bir işiniz var, karnınızı doyurabiliyorsunuz, başınızı sokabileceğiniz bir eviniz var ve en önemlisi sağlığınız yerinde, değil mi? Üstelik modası ve mevsimi geçtiğinde o ceketi hatırlamayacaksınız bile... Sürekli zengin insanları örnek alanlar mutsuz oluyorlar. Oysa sizden daha zor durumda olan insanlara bakarak, hatta onlara destek olarak kendi hayatınızdan memnun olmayı öğrenebilirsiniz.

Hedeften emin olun

Hayal kırıklıklarını daha çok kariyer hedeflerinde mi yaşıyorsunuz? Öncelikle kariyer hedefinizin ne olduğunu net olarak belirleyin. Ve adımlarınızı atarken bu hedefi aklınızdan çıkarmayın. Ancak en önemli nokta şu: Bu hedefiniz mutlu bir aile hayatı ya da iyi bir çalışma ortamı gibi zaten ulaştığınız hedefleri tehdit ediyor mu? Eğer ortada bir tehdit varsa, daha sonra hayal kırıklığı yaşamamak için o hedeften uzaklaşmayı da düşünebilirsiniz.

Boşa kürek çekmeyin

Bir hedefe odaklanınca bazen at gözlüğü taktığımızın farkına varmıyoruz. Bu da bazen boşa kürek çekmek anlamına geliyor. Bir terfi için hafta sonları da ofise gidip saatlerce çalışıyorsunuz. Peki ya patronunuz bunun farkında mı? Ya da bu çabanız onu ikna ediyor mu? Yoksa sizin sadece hafta içi mesai saatlerinde çalışarak mı daha iyi iş çıkarmanızı istiyor? Emek harcayıp boşa yorulmak ve sonunda hayal kırıklığına uğramak yerine, takdir edildiğinizden emin olun.