Bu Blogda Ara

18 Eylül 2011 Pazar

HAYATI KAÇIRMAK !

hayata gülümse ile ilgili görsel sonucu

Kaçamak yaşıyoruz. Her şeyden, bazen kendimizden bile kaçıyoruz.

Duygularımızı paylaşmak, nedense zor geliyor bize. Kendimiz bile yaşayamıyoruz ki...

Hep içimize atıyoruz sevgileri, hüzünleri, mutlulukları. Bağırıp, çağırıp, hani derler ya ''bardaktan boşanırcasına yağan yağmur gibi'' ağlayamıyoruz bile. Utanıyoruz... Kızgınlıklarımızı hep içimize atıyoruz.

Aslında kendimize kızıyoruz. Karşımızdakinin hiç suçu yok ''sadece o, O'nun düşüncesi'' diyemiyoruz. Gördüğümüz her iyilik ve kötülüğün bizden kaynaklandığını anlayamıyoruz. Volkanlar patlıyor içimizde söndüremiyor gözyaşlarımızı içimize akıtıyoruz.

Görmüyoruz, kör değiliz sadece bakıyoruz. Çevremizdekileri sadece hareket eden birer obje olarak değerlendiriyoruz.

Doğan güneşin sıcaklığını, rüzgarın getirdiği okşamayı, kuş sesindeki canlılığı ve hayatı hep kaçırıyoruz. Ruhumuzu bir yerlerde bıraktık, bulamıyoruz.. Çok hızlı gidiyor, dinlenemiyoruz.

Herkes ama herkes, her şey üstümüze üstümüze geliyor... Korkup kaçıyoruz.

Sevemiyoruz...

Sevgilerimizin bile sebebi çıkar ilişkisine dayalı. Hep bir şeyler bekliyoruz karşımızdakinden.

Peki... Ne veriyoruz.? Arkadaşlığı bile beceremiyoruz. Bazen bir merhaba demek bile zor geliyor.

''O bana dün selam vermemişti ben neden vereyim'' bile diyebiliyoruz.. Aslında kendimizle inatlaşıyoruz.

Egomuz daima üstün geliyor. Sebebini bilmiyoruz.

Düşünmüyoruz geleceğimizi, geçmişimizi, içinde bulunduğumuz anı bile düşünmüyoruz.

Hep gel geç ilişkilerde gözümüz. Hep başkası olmakta... Kendi benliğimizi kaybettik. Tanımıyoruz içimizdeki beni. Ne istediğimizi ne beklediğimizi bile bilmiyoruz. Kendimizden bile kaçıyoruz.

Yüzleşemiyoruz kendimizle... Eleştiride dozu kaçırmaktan korkmuyoruz ama kendimize yöneltilen eleştirileri saldırı olarak algılıyoruz. Hayatın tüm yanlışları hep bizim dışımızda..

Bir tebessümü bile çok görüyoruz karşımızdakine. Bilmiyoruz, aslında o çok gördüğümüz tebessümün kendimize verdiğimiz en değerli hazine olduğunu...

Hayatta her şey size bağlı.

Sen istersen dünya daha güzel.

Sensin tüm güzellikleri yansıtan.

Diğer olan biten her şey sadece araç.

Yani sen varsan her şey var.

Kendini tanımaktan geçiyor her şey.

Bir tebessümle başlıyor güzellikler.

Sabah yataktan kalktığında aynada kendine tebessüm et ve Günaydın dileklerini ilet kendine...

Gözlerini kapat hayatın seslerini dinle.

Yeni bir gün, her yeni gün seninle birlikte var.

Ruhun bir yerlerde seni bekliyor.

Bul onu.

Hisset tüm hissettiklerini.

Bak nasıl değişecek hayat...

STRESSİZ YAŞAM İÇİN


1) Problem veya içinde bulunulan duygusal duruma odaklanarak başa çıkma.

Probleme odaklanarak başa çıkma tarzında, var olan bir olayı değiştirmeye çalışırız. Böylece yeni bilgiler elde ederek stres yaratan faktör veya faktörleri elimine etmeye çalışırız. Örneğin trafik sıkışıklığında kalmışsak, alternatif yol güzergahları belirleyip bu güzergahları kullanabiliriz. Dikkat edilirse bu yöntemle stresimizin üstesinden gelmekte başarılı oluruz. Duygusal duruma odaklı başa çıkma da ise birey stresin verdiği olumsuz duyguları ortadan kaldırmak için duygularını değiştirmeye çalışır. Örneğin iyi ki trafik tıkandı, bugün işe gitmeyi hiç istemiyordum. Oysa işe gitmek bizim bir sorumluluğumuzdur. Bu örnekte birey kendisini geçici olarak duygusal anlamda rahatlatmaktadır. Bu başa çıkma tarzı bizi kesin çözüme ulaştırmaz.

2) Stres kaynağını kontrol ederek veya kaçarak başa çıkma.

Bir problemin varlığını kabul edip bunu çözmek üzere bir plan yapabiliriz. Bu durumda stres kaynağını kontrol etmekteyiz. Bunun terside stres kaynağını görmezden gelmek, unutmaya çalışmak, arkamızı dönmek veya başka ortamlara geçmek şeklinde kaçma davranışı olarak da ortaya çıkabilir. Örneğin iş yerinde kavgalı olduğumuz bir arkadaşımız var. Biz bu kavganın önemli olmadığı üzerinde durabiliriz, onunla mümkün olduğu kadar az iletişime girebiliriz veya başka bir bölüme alınmamızı isteyebiliriz. Görülüyor ki stres kaynağını kontrol etmek bir kalıcı çözüm iken, kaçmak, yok saymak, ilgilenmemek stresi ortadan kaldırmamaktadır.

3) Sosyal destek arayarak veya yalnız başına başa çıkma.

Bazı durumlarda strese karşı yalnız başına mücadele etmek iyi iken bazı durumlarda da sosyal destek alarak mücadele etmek iyidir. Şöyle ki sorunumuz kimseye anlatılamayacak kadar özel ise o zaman yalnız başına bir çare aramak daha iyidir. Eğer durum sosyal destek almamıza engel teşkil etmiyorsa o zaman özellikle iş stresine çare olarak iş arkadaşlarından sosyal destek almak çok iyi sonuçlar vermektedir. Ama burada dikkat edilmesi gereken nokta kimden ne kadar destek alacağımızdır. Sorunlarımızın çözümü için aldığımız destek kariyer ilerlememizde önümüze engel olarak çıkmamalıdır.

4) Bilişsel ve davranışsal stratejiler.

• Aşamalı gevşeme teknikleri

Bu metod da stresin neden olduğu kas gerginliği ile aynı kasın tam gevşek durumu arasındaki farkı ayırt edebilme yeteneğimizin kazanılmasıdır. Madem ki stres kaslarda gerginliğe (tonus) neden oluyor o zaman kasın gevsek durumunu bilirsek stres altında olduğumuzu bilir ve gevşeme yöntemini kullanabiliriz. Bu yöntemde sırasıyla eller ve kollar daha sonra yüz, boyun, omuzlar ve sırtın üst bölümü sonra göğüs, karın ve sırtın alt bölümü ve son olarak ta kalça kasları, bacaklar, ayaklar ve tüm vücut gevşetilmelidir.

Yapılması gereken örneğin sağ yumruğunuzu sıkın bir süre böyle tutun sonra yumruğunuzu gevşetin. Tekrar aynısını yapın. Yumruğunuz sıkılı ve gevşek durumları arasındaki farkı hissedin. Bunu sırasıyla tüm vücut bölgeleri için uygulayın. Bunu başardığınız taktirde kaslarınızdaki gerginliği hissedebilir ve buna göre gevşeme tekniğini kullanarak stresinizle baş edebilirsiniz.

• Otojenik eğitim

Bu eğitimde kişi telkin yöntemiyle bir çeşit hipnoz durumuna girebilir. Ancak bu yöntem sabır ve konsantrasyon gerektirmektedir. Öncelikle baskın olarak kullanılan kol ve bacaktan başlanarak kol ve bacakta ağırlık hissine yoğunlaşma. Örneğin “sağ kolumda ağırlık hissediyorum, sol kolumda ağırlık hissediyorum, her iki kolumda ağırlık hissediyorum, sağ bacağımda ağırlık hissediyorum, sol bacağımda ağırlık hissediyorum her iki bacağımda ağırlaştı” gibi. Daha sonra aynı sırayla bu kez kol ve bacaklarda sıcaklık hissine yoğunlaşılır. Bundan sonraki aşama kalp üzerinedir ve “kalp atışlarım sakin ve düzenli”. Bunu 4-5 kez tekrarlayın. Daha sonraki aşama solunum üzerinedir. “solumam sakin ve gevşek”. Daha sonra karın gelir. “Karnım sıcak” ve son olarak alın gelmektedir. “Alnım serin”. 4-5 kere tekrarlayın.

• Stresle başa çıkmayı zorlaştıran düşünce yapısının değiştirilmesi bizim için faydası olmayan düşünce yapılarını bırakmamız gerekir

5) Nefes egzersizleri

Nefes egzersizleri vücudu rahatlatıp, gevşettiği için stresle başa çıkmada etkili bir yöntemdir. Bu yöntemlerden bir tanesi de birden sekize sayma egzersizidir. Bu egzersiz için önce soluk verilir,sonra derin bir soluk alınarak aynı zamanda gözler kapatılarak, gözlerimizin önünde bir sayısı içsel söylenerek canlandırılmaya çalışılır. Nefes 3 saniye tutulur sonra yavaş yavaş bütünüyle verilirken iki sayısı canlandırılır. Sırasıyla üçte nefes alınır 3 saniye tutulur, dört denilerek verilir. Beş alınır, altı verilir, yedi alınır, sekiz verilir. Bu egzersiz sakin, gürültüsüz bir ortamda, yere yatarak veya iskemlede oturularak yapılabilir.

6) Fiziksel egzersiz ve spor

“Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur”. Hiç şüphe yok ki fiziksel egzersiz ve spor kendimizi zinde tutmak için gereklidir. Ayrıca bu etkinlikler stresle başa çıkmamızı kolaylaştırıcı alt yapıyı hazırlayarak vücudumuzun bu türden tehlikelere olan direncini de arttırır. Kolaylık olarak yürüyüş, koşu, bisiklete binme ve yüzme yapılabilecek sporlar içinde en kolaylarındandır.

7) Sağlıklı beslenme

Sağlıklı beslenme vücudumuzun içsel ve dışsal tehditlere karşı direncini arttıracağından çok önemlidir. Bunu sağlamak için özellikle kafein, alkol, sigara, şeker, tuz ve yağ gibi maddelerden mümkün olabildiğince uzak durarak sebze ağırlıklı ve karbonhidrat, mineral ve vitamin bakımından dengeli bir beslenme alışkanlığını edinmemiz bizler için vazgeçilmez olmalıdır.

İŞ STRESİNDE ÖRGÜTLERİN KULLANABİLECEĞİ STRATEJİLER

• İş tasarımı

Bu nokta işin çalışan bireyler için daha cazip hale getirilmesini ifade etmektedir. Örneğin çalışana sorumluk verme veya arttırma, işinin önemli olduğunu ve toplum gözünde saygın bir iş yaptığının hissettirme gibi.

• İş çevresinin tasarımı

Bu faktör çalışanın işyerinde karşılaştığı tüm fiziksel, çevresel ve ergonomik sorunların elimine edilmesi anlamındadır.

• Rollerin analizi, hedeflerin belirlenmesi, çalışana geri bildirim sağlama

Bu noktada çalışana neleri yapması gerektiğinin açık seçik bildirilmesi, ulaşması gereken hedeflerin belirtilerek bu hedeflere varmak için gösterdiği performansı hakkında kendisine bilgi verilmesidir her açıdan gereklidir.

• Örgütsel sosyal destek

Örgütsel sosyal destek çalışana kreş hizmetinden tutunda verilecek yemekler, servis olanakları gibi bir çok etkeni kapsar. Ayrıca çalışanların boş zamanlarında örgütün düzenleyeceği sosyal aktivitelere katılması da bir nevi destektir.

Pozitif enerjinizi toplamamıza yardımcı olacak on maddelik reçetemiz ;

• Sahip olduklarınızın farkında olun

• Hedeflerinizi belirleyin ve plan yapın

• Değiştiremeyeceğiniz şeyler üzerinde israr etmeyin

• Daha iyi bir dünya düşleyin

• Altından kalkamayacağınız işlerin altına girmeyin

• Problemlerinizle yüzyüze gelmeye çalışın

• İşinizin çok önemli olduğu üzerinde durun

• Dinlenmek için zaman ayırın

• Dikkatinizi içinde bulunduğunuz durum ve zamanda toplayın

• Başkalarına güvenin, gerektiğinde sorumluluklarınızı devredin.

İŞYERİNDE YARATICILIK

İşinize, yazılarınıza ya da toplantılarınıza daha fazla başarı, ruh ve canlılık katmak istiyorsanız, yanıt yaratıcılıktır. Yaratıcılık, projenize, gününüze ve eğer fırsat tanırsanız, her yönüyle işinize ve yaşamınıza çekidüzen verecektir.


Çevreci eğitmen Mary Lou Cook, “Yaratıcılık, icat etmek, denemek, büyümek, risk almak, kuralları çiğnemek, hata yapmak ve zevk almaktır,” diyor. Bunlar, başarınızı artırmak ve işinizi büyütmek istiyorsanız daha sık yapmanız gereken yaratıcı edimlerdir. Ne yazık ki, yaratıcılığın da bazı düşmanları vardır. Yaratıcılığın en büyük rakipleri, aşinalık ve şüphedir. Bu düşmanlar, bilinçli bir şekilde ya da bilinçaltında, herhangi bir görev ya da çözüm için yaratıcı bir bileşenin kullanılmasına kuşkuyla yaklaşmamıza neden olur.

Aşinalığın ofisinizde kol gezdiğini hemen anlarsınız. Aşinalık, “Bu iş bugüne kadar hep böyle yapıldı”, “Bana bunu bu şekilde yapmam öğretildi” türünden sözler sarf eder. Şüphe, her zaman yüksek sesle konuşmaz. Aksine, genellikle sizinle beyninizin içinde konuşur. “Yaratıcı değilim”, “Estetik anlayıştan yoksunum”, “Bunu daha önce hiç yapmadım” türünden ifadeler kullanır.

İşinizde başarılı ve yenilikçi olmak istiyorsanız, aşinalığı ve şüpheyi bir kenara bırakmalı; bunların yerine, işinizde yaratıcılığı artıracak şu 10 yöntemden yararlanmalısınız:

1- Kendinizi Yaratıcılığa Adayın

Dikkatinizi ve enerjinizi, yaratıcı olmanın yollarını bulmaya odaklayın. Günlük olaylara ilgi çekici bir yön katmaya çalışın. İşyerinde herkesin, yaratıcılığın bir norm olduğunu, çalışanlardan beklendiğini ve ödüllendirildiğini bilmesini sağlayın.

2- Herhangi Bir Soruna Yönelik Pek Çok Çözüm Olduğuna İnanın

Her zaman, eski bir şeyi yeni bir yöntemle yapmaya çalışın. Ofisinizi düzenleme şeklinizden sorulanlara ne kadar hızlı yanıt verdiğinize kadar her şey, süregelen bir soruna farklı bir çözümle yaklaşma kararından kaynaklanan artı yetenekten faydalanabilir.

3- Her Süreçte Yaratıcılığa Yer Verin

Bir şeyi her zaman yaptığınız gibi yapmaya devam ederseniz, aynı sonucu almayı sürdürürsünüz. Mümkün olan her fırsatta, yaratıcı düşünme alıştırması yapın. Düşünceyi teşvik etmek için şu 7 fikri kullanın:

Çağrışım kurun: Ne neyle anılır? Bir kaşık ile bir çatal, bir can yeleği ile bir tekne ya da bir kaset ile bir CD arasında nasıl bir bağ kurarsınız?

Birleştirin: Yeni bir fikir oluşturmak için mevcut fikirleri birleştirmek. İki ya da daha fazla işletmenin, müşterilere özel bir hizmet sunmak üzere bir araya gelmesini ifade eden “çapraz promosyona dayalı pazarlama”, buna bir örnektir.

Uyarlayın: Mevcut bir fikri değiştirmek. Faturalamayı daha etkili hale getirecek bir fikir bulursanız, aynı fikri, postalamayı daha etkili hale getirmek için de kullanmak isteyebilirsiniz. Kurumsal haberleri tüm müşterilere her ay e-postayla gönderme fikrini bulmuşsanız, bu fikri uyarlayarak eski müşterilerinize ve müşteri adaylarınıza da e-posta gönderebilirsiniz.

Yer değiştirin: Bir şeyin yerine başka bir şey koymak. Bir teşekkür mesajının yerine bir faks mesajı, yapışkan yerine seloteyp ya da öğleden sonra somurtkanlığı yerine gülücük koyun.

Büyütün: Bir şeyin boyutlarını büyütmek. Vitrin camındaki dört ayak işareti müşteri çektiyse, bunu sekiz ayak yapmayı deneyin ve neler olacağını görün.

Küçültün: Bir şeyin boyutlarını küçültmek. Yeni oluşturduğunuz bir föyden memnun kaldıysanız, onu cebe sığacak ebada getirdiğinizde neler olacağını görün.

Yeniden düzenleyin: Eldekileri farklı bir düzene sokmak. Yazdığınız o harika basın bültenine yeniden göz atın ve sondaki paragrafı başa aldığınızda daha iyi olup olmayacağına bakın. Çöp kutusunu, masanızın değil de kitaplığın yanına koymayı deneyin.

4- Araştırma Sorularından Yararlanın

Beyniniz, egzersizle gelişir. Beyinsel yaratıcılığı geliştirmenin en iyi yolu, ona soru sormaktır. Müşterilerinize araştırma soruları sorarak bu konu üzerinde düşünmelerini ve yazmalarını sağlayın. Sorulabilecek güzel araştırma sorularına örnekler, “Bu işi daha farklı nasıl yapabiliriz?”, “Bu iş daha kolay hale nasıl getirilir?”, “Büyük bir fark nasıl yaratılır?” ya da “Neyi gözden kaçırıyoruz?” olabilir.

5- Sağlam Notlar Alın

Not almak, daha fazla fikrin saklanmasını sağlar ve ileride geliştirebileceğiniz fikirler verir. Notlarınız için bir dosya oluşturun. Tabii, aklınıza gelen ama hemen kullanma imkanınızın olmadığı fikirler için oluşturduğunuz dosyanın arkasından. Not almaktan ve fikirlerinizi yazmaktan daha önemli olan bir konu da bunları düzenli olarak gözden geçirmektir.

6- Merakınızı Sürekli Besleyin

Düzenli olarak gelişmeye ve öğrenmeye devam etmek gerekir. Becerilerinizi artırmak için fırsat yaratın. Seminerlere katılın; kaset dinleyin; farklı türde yayınlara abone olun. Bir uzmanla birlikte geçireceğiniz zamana yatırım yapmaktan çekinmeyin; her zaman ödülünüzü alırsınız.

7- Riskleri, Uygulanabilir Bir Seçenek Olarak Algılayın.

Riski her zaman mevcut bir seçenek olarak algılarsanız, karşınıza çıkan zorluklarla mücadele etmeyi öğrenebilirsiniz. Risk alarak deneyiminizi artırabilir ve profesyonel özgüven oluşturursunuz. Çözülmesi gereken bir zorluk söz konusu olduğunda, kendinizi bunu yapacağınıza inandırın. Büyük ihtimalle, başarıya ulaşacak ve her defasında bir şey öğreneceksiniz.

8- Yaratıcılık Molası Verin

Dinlenmek için plan ve program yapın. Dinlenmeye zaman ayırmazsanız, meşgul bir profesyonel olarak, bu konuyu genellikle göz ardı edersiniz. Dinçleşmek için her gün 20 dakikalık bir “mini tatil” yapın. Mahallenizde yürüyüşe çıkın; şekerleme yapın; bir video oyunu oynayın. Yaratıcı fikirlerin, masa başında onları bulmaya çalışırken değil de bu tür molalarda daha sık ortaya çıktığını göreceksiniz.

9- Her Gün Yaratıcı Olmanın ve Eğlenmenin Bir Yolunu Bulun

Eğlence, yaratıcılıkla eşanlamlıdır; bu iki öge, kaymak ve kadayıf kadar birbiriyle uyumludur. Çalışma gününüz boyunca eğlenceye ayırabileceğiniz çok zaman vardır. Toplantılar, başlamak için harika bir yerdir. Çoğu çalışan, toplantıların ne kadar sıkıcı olduğundan, gereksiz yere uzadığından ve insanları uyuttuğundan şikayet eder. Bir parça eğlence katmayacaksanız, hiç toplantı yapmayın. Masanın etrafındaki herkes için balonlar, şapkalar ya da dev kalemler getirmeyi deneyebilirsiniz.

10. Başarılı Olacağınıza İnanın!

Kendinizi yaratıcılığa adarken aynı zamanda olumlu sonuçlar almayı beklemeli ve yaratıcılığınızın size pek çok ödül kazandıracağını bilmelisiniz.

Bir girişimci ve yazar olan Carol Osborne, “Önümüzdeki yıllarda rekabet avantajı, yaşamın sunduğu ilham, yaratıcılık ve zindeliğe yönelik yeni kaynaklardan yararlanabilen birey ve şirketlerin elinde olacak,” demiştir.

Yaratıcılık, yalnızca günü kurtaran profesyonel ile sürekli kendini geliştiren profesyoneli birbirinden ayıran unsurdur. Yaratıcılığa olan bağlılığınız, işinizde başarı ile sıradanlık arasındaki farkı yaratır. Burada bahsedilen stratejileri uygularsanız, başarı olasılığınızı inanılmaz derecede artırırsınız. Başarılı olacağınıza inanın!