Bu Blogda Ara

23 Eylül 2011 Cuma

MEZUNİYET HEDİYESİ 1.8 MİLYON DOLAR

Başvurduğu 13 Amerikan üniversitesinden dokuzuna kabul edilen Robert Lisesi öğrencisi Ege Ayşe Yalçınbaş’a bu okullardan toplam 1.8 milyon dolarlık burs teklif edildi


EGE AYŞE YALÇINBAŞ BAŞVURDUĞU 13 AMERİKAN ÜNİVERSİTESİNİN DOKUZUNA KABUL EDİLDİ VE BURS KAZANDI

Amerikan Robert Lisesi’ni birincilikle bitiren Ege Ayşe Yalçınbaş, dünyanın en iyi üniversitelerini peşinden koşturuyor. ‘Robert’in küçük profesörü’ olarak tanınan Ege Ayşe, bu yıl başvurduğu dünyanın en iyi 13 üniversitesinin 9’undan kabul aldı.

Ege; Harvard, Princeton, Duke ve Columbia gibi en iyi üniversitelere kabul edilmekle kalmadı, yüzde 100’lere varan burslar da teklif

edildi. Üstelik bu üniversitelerin çoğu sadece öğrenim ücretini değil, yeme-içme ve yurt ücretlerini de almama sözü vererek, onu ‘özel öğrenci statüsü’yle kabul ediyor. Böylece Ege, dokuz üniversiteden ortalama toplam 1.8 milyon dolarlık burs kazanmış oldu.

Ege’nin tercihiyse beynin gizemini araştıracağı Duke Üniversitesi oldu. Başvuran 29 bini aşkın öğrenci arasından kabul edilen yüzde

0.15 arasına giren Ege’ye üniversite eğitim ücretinin tamamı, yatakhane ve yemekhane masrafları, 4 yıl için 200 bin dolar (350 milyar lira), Oxford Üniversitesi’nde yaz eğitim kampı, 5 bin dolarlık araştırma fonu, özel seminere katılım hakkı ve kişisel akıl hocalığı desteği sunuyor.

Başarısının sırrının dersi derste dinlemek olduğunu söyleyen Ege’yi öğretmenleri ‘profesör’ olarak anımlıyor, arkadaşları da “Ne yaparsa hak ederek yapar” diyerek hayranlıklarını dile getiriyor. Programlı bir şekilde çalışmalarını sürdüren Ege, üniversitede müzik ve tiyatrodan kopmayacağını belirtiyor.

Cerrah bir babayla doktor bir annenin kızı olan Ege’nin ağabeyi Fikret Yalçınbaş da, Duke’da biyomedikal alanında eğitim görüyor.

SOSYAL FAALİYETLER ÖNEMLİ

· İlköğrenimine San Francisco Sunset Elementary School’da başladı. Beşinci sınıfta İstanbul Koleji’ne devam etti. Liseyi Amerikan Robert Lisesi’nde bitirdi.

· Özgür Pencere Öykü Yarışması’nda Müzaffer İzgü Özel Ödülü’nü aldı, şiir yarışmasında Beşiktaş ilçe birincisi oldu.

Beşinci seviye müzik teori sınavını üstün başarıyla tamamlayarak uluslararası platformda geçerli ABRSM Distinction sertifikası aldı.

· Okul aktivitelerine katılımı, topluma ve çevreye özverili bir biçimde katkı sağlaması, sosyal sorumluluk duygusuna sahip olduğu için okulda iki yıl önce Feyyaz Berker Ödülü’nü kazandı.

· Yine okulda düzenlenen Jane Page Edebiyat Yarışması’nda birinci olup, İngilizce hikayesiyle öykü kategorisinde üstün başarı sertifikası kazandı.

· Robert Kolej’de fen alanında üstün başarı gösteren kız öğrencilere verilen Profesör Seyhan Nurettin Eğe ACG 49 ödülünü kazandı. Her akademik dönemde takdir öğrencisi oldu.

· Okulda yabancı öğretmenlerin velilerle iletişime geçebilmesi için toplantılarda tercümanlık, hazırlık sınıfı öğrencilerine İngilizce için gönüllü eğitmenlik yaptı.

· Robert Kolej Orkestra Başkanlığı’nın yanı sıra, solist ve vokalistliğini de yaptı.

SIRRIM AJANDAYLA DOLAŞMAKTA

Bu başarı benim tek başıma elde ettiğim bir şey değil. Gayretim var ama ailemin ve okulumun rolü büyük. Arkadaşlarıma da çok vakit ayırdım, zevklerimden, hobilerimden de geri kalmadım. Ben programlıyım, ajandayla dolaşırım. Herkesin bir ajandası olmalı. Ajandaya uyan her öğrenci, mutlaka ve mutlaka başarılı olur. Duke Üniversitesi’nde beynin gizemlerini çözen, duygunun ve davranışın kökenini araştıran bir alanda eğitim göreceğim. Ama müzikten ve drama derslerinden kopmayacağım.

KABUL EDİLDİĞİ ÜNİVERSİTELER

Carnegie Mellon Üniversitesi (yüzde 75 burs), Columbia Üniversitesi (yüzde 100 burs), Cornell Üniversitesi (yüzde 75 burs), Harvard Üniversitesi (yüzde 100 burs), Princeton Üniversitesi (yüzde 80 burs), Smith College (yüzde 100 burs), UC Berkeley (Kaliforniya Üniversitesi) ve UCLA – California Üniversitesi Los Angeles Kampusu (yüzde 100’e yakın burs).

Kaynak: Hürriyet

İÇİMİZDE HANGİSİNİ BESLİYORUZ ?

iyilik ile ilgili görsel sonucu

Yaşlı Kızılderili Reisi kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boguşup duran iki köpeği izliyorlardı.Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı ve oniki yaşindaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı, iki iri köpekti bunlar.

Çocuk, kulübeyi korumak için biri yeterli görünürken niye ötekinin de oldugunu, hem niye renklerinin illa da siyah ve beyaz oldugunu anlamak istiyordu artık. O merakla sordu dedesine. Yaşli reis, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı.

`Onlar,` dedi, `benim için iki simgedir evlat.`

`Neyin simgesi?` diye sordu çocuk.

`Iyilik ile kötülügün simgesi. Aynen su gördügün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düsünürüm. Onun için yanımda tutarım onları.`

Çocuk, sözün burasinda, mücadele varsa, kazanani da olmali diye düsündü ve her çocuga has bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi:

`Peki, sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?`

Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa:

Hangisi mi evlat? Tabiki ben hangisini daha iyi beslersem !

İçimizde hem kötülük hem de iyilik yapma istidatı var.
Peki biz hangisini daha çok besliyoruz ?

DİL YALAN SÖYLER AMA VÜCUT ASLA

Ä°lgili resim

Kişi söyleminin özünden farkını beden dili açıklar.

İyi bir gözlemci olmak bu farkı saptamanıza ve gerçeğe hızla yaklaşmanızı sağlar.

El – El’in konumu : Savunma gerektirmeyen, içten ortamlarda eller görünür ve avuç içleri yukarıya doğru döner, açıktır. Gerçek dışı söylemlerde eller saklı veya eylemsiz tutulma “çabasındadır”.

Parmak : El-Bilek açıları kişi davranışlarının belirgin anlatımıdır:

Doğrudan ve hedef gösteren işaretleme, saldırı-tehdidi;

Avuç içlerinin gösteren yaklaşımlar, samimiyet-teslimiyeti;

Kendine dönük yukarı doğru açık parmaklar ile avuçlar yakarmayı-çaresizliği;

Aynı halin tek parmak ve tek el ile yapılanı, masumiyet-ricayı;

Göğüste kavuşturulan kollar, ellerin görünme oranına göre edilgen-etken savunmayı;

Oturulan yerde kaplanan alan gücü; bu bağlamda el, kol, bacak hareket dinginliği veya sıklığı, var olan (konu, kişi-kişiler) ile uyumu dile getirir.

El sıkışırken uzatılan eli kavramamak, verme korkaklığını, gözü gözden kaçırmak ise bu özgüvensizliğin derecesini belirler.

Ağız Göz Uyumu: Tiyatro maskesindeki kurallar aynen geçerlidir.

Sorun yüz kaslarının istemli bir biçimde çarpıtılarak (Üst kasların gerilmesi içi ağlayan bir kişiye bile gülüyor, gülümsüyor izlenimi verebilir. ) Duyguların saptırılmasındadır.

Yolda Yürürken: Birlikte yürürken aynı hizada olmamak konuşulan konudan rahatsız olunduğunun belirtisi olabilir.

Burun Kaşıma: Burun kaşıma beyaz yalanların belirgin işaretidir. Bir şeyleri saklayanlar büyük bir olasılıkla gözlerine, kulaklarına, dudaklarına daha sıkça dokunurlar. Yüzlerini elleriyle örtenler, genelde davranışlarına güvenmeyen ve/ya kendi söylediklerinden emin olmayanlardır.

Yutkunma: Kişinin öncelikle kendi söylediğine inanmaması veya aşırı duygulanması, yutkunma refleksini arttırır. Bu durum ileri seviyelerde konuşmayı dahi zorlaştırır. “Boğazı(m) düğümlendi” “Dili damağı kurudu” anlatımı da bu olgudan gelir. Bu davranışın daha hafif belirtisi ise dudak yalamaktır

Göz ve Hareketleri: Konuşma sırasında göz-temasından kaçınma. Yine ciddi bir özgüven ve/ya kişilik sorununun belirtisidir. Bakışların aşağı doğru kaçırılması ayrıca utanç veya eziklik anlamındadır. Konuşulan kişinin gözlerinden (yüzünden) başlayan ve hep başka bir yön-noktada biten bakışlar, konu ve dikkat saptırma gayretleri olabilir. [Özellikle eğitmen/öğretmenlerin, sunu yapanların bir konu ve/ya görüntüye dikkat çekme gayretli ayrı tutulmalıdır.]

İletişim sırasında açmaz düşenler ve/ya cevap arayanların farklı iki nokta arasında bakışlarını tekrarlamaları da sıkça rastlanan belirsizliklerdir.

Hızlı Konuşma: Hızlı konuşma, söylenenin yeterince anlaşılmasına özen göstermeme, kelime ve son-ekleri yutma, yine kişinin kendi söylediğine kendisinin itibar etmemesi veya en azından olduğundan farklı görünme çabası olarak algılanabilir.

Nefes Alıp Verme: Düşünülenden – olduğundan farklı anlatımlar istemsiz bir davranış olan “periton” karın-zarı hareketlerine dolayısıyla sık ve düzensiz nefes alıp vermeye neden olur. Bu durumla düşünülenin söylem sırasında ani değişiklikleri sırasında da sıkça karşılaşılır. Olduğundan farklı davranış belli ölçüde gerginliğe neden olacağından, bir diğer anlatımla savunma mekanizmasını istemsiz olarak çalıştıracağından, nefes alıp-verme işlemi karında değil üst göğüs hizasında gerçekleşir.

Gülme: Pek çok insan yalan söylediğinde ilk başta rahatlar. bunun etkisi sesine de yansır. Yüksek sesle konuşur ve daha neşeli olur. Ancak sonrası yukarıdaki gibidir. “Gülme” halindeki korkuyu, güvenin geçiciliğini ancak söylenenlerin birlikte değerlendirilmesi, gülme sırası ve sonrasındaki bakışlar ile sınamak mümkündür.

“Psiko-Somati”: Söylenin – yaşananın olumsuz düşündürdükleri (Kişinin o anki “psiko” su) vücutta kanın mide bölgesinde (somat-stomach) toplanmasına neden olur. Yüz beyazlaşır, mide üstünde ciddi bir basınç oluşur, hatta hiç bir fizyolojik neden yokken, kusma’ya kadar varan davranışlar sergilenebilir.