Bu Blogda Ara

4 Ocak 2017 Çarşamba

ÖZGÜVEN


ÖZGÜVEN NASIL KAZANILIR
Özgüven önemli bir kişisel özelliktir; yaşamla baş etmemizi ve sorunlarla gerçekçi bir şekilde mücadele etmemizi sağlar ve zorluklara dayanmamızı kolaylaştırır. Özgüven kazanma süreci, yaşamın önemli zorlukları ile başa çıkma gücüne sahip ve mutlu olmaya layık bir kişi olma deneyimidir.
Özgüven insana güç verir, enerjisini artırır ve daha fazla çaba göstermeye özendirir. Başarı için ilham kaynağıdır. Başarılarımızla gurur duymamızı ve onlardan keyif almamızı sağlar.
Bizim yaklaşımımıza bağlı olarak başka insanlar ve dışımızdaki olaylar özgüvenimizi yükseltebilir ya da bitirebilirler. Yaşama özgüvenli bir şekilde yaklaşmak ve bunu sürdürmek önemlidir. Ancak, aşırı bir güven duygusu ile hareket ederek kendimizi ve diğer insanları tedirgin etme riskini de almamak gerekir.
Özgüvenimiz olmadığında işleri yapabilme yeteneğimizden emin olamayız. Gerekli beceriye ve deneyime sahip olduğumuzu bildiğimiz halde daha önce hiç yapmadığımız bir işle karşılaştığımızda endişeleniriz. Birçok durumda, özellikle karar vermemiz, inisiyatif kullanmamız veya yeni insanları işin içine katmamız gereken durumlarda rahatsız ve huzursuz oluruz.
Buna karşın, aşırı bir güven duygusu içinde davrandığımızda; sınırlarımız olduğunu kabul etmek istemeyiz, yeteneklerimiz hakkında gerçekçi olmayan düşüncelere kapılırız. Üzerimize aşırı iş yükü alırız, böylece her zaman iyi iş yapamayız. En iyiyi bizim bildiğimizi düşünürüz, önerileri göz ardı ederiz, bize yardım etmek isteyenleri de genellikle reddederiz.
Olması gereken düzeyde bir özgüvene sahip bulunduğumuzda ise; en iyi için çaba göstereceğimizi ve kabul edilebilir bir sonuç ortaya koyacağımızı bilerek işleri ele alırız. Bir işi yapamadığımızda mazeret üretmek yerine yeniden denemeye başlarız. İlk seferinde tümüyle doğru olarak anlamadığımız ya da yapamadığımız bir işin dünyanın sonu anlamına gelmediğini biliriz. Hatalarımızı dert etmek yerine onlardan ders almasını becerebiliriz. Bir çok durumla ve sorunla daha iyi baş edebiliriz.
Özgüven hedeflerimizin peşinden giderken bize güç verir. Başarılarımızla doyum ve rahatlık hissetmemize izin verir. Özgüvenimizin güçlü olması durumunda başarı bize doğal ve doğru gelir.
Birçoğumuz, belirli zamanlarda, belirli insanlarla ve belirli durumlarda kendimizi güvenli hissederken bazı durumlarda, zamanlarda ve bazı insanların karşısında özgüvenimizi yitiririz. Kendimize olan güven duygumuzu nelerin etkilediğini doğru anlamamız gerekir.
Bunun için şu soruları kendimize sormalıyız ve dürüst cevaplar vermeliyiz.
Ø Kendimize en çok güvendiğimiz zamanlar hangileridir? Yeteneklerimizden emin olduğumuz ve kendimizi en rahat hissettiğimiz durumlar nelerdir?
Ø Karşısında özgüvenimizin en yüksek olduğunu düşündüğümüz insanlar kimlerdir? Niçin?
Ø Onlar, bize özgüvenimizi artıracak ne söylüyorlar veya ne yapıyorlar?
Ø Ne zaman kendimize olan güvenimizin en düşük olduğunu hissediyoruz?
Ø Özgüvenimizi azaltanlar nelerdir? Hangi insanlar ve hangi durumlar bizim kendimizi güvensiz hissetmemize neden oluyor? Söylenen ya da yapılanlar nelerdir?
Bu sorulara cevap verirken hazır olmadığınız yeni durumlardan ya da kıyafetinizin ve dış görünümünüzün iyi olduğu zamanlardan söz edebilirsiniz. Özgüven, çoğunlukla, kendimizi nasıl hazırladığımız ve kendimizi nasıl gördüğümüz ile ilgilidir. Özgüven gelip giden, azalıp artan bir duygudur. Bazı günler kendimizi diğer günlere göre daha güvenli ve güçlü hissederiz. Bazı günlerde de kendimizi arkadaşlarımızın yanında yetersiz hissederiz veya kendi yeteneklerimizi sürekli olarak onlarınki ile kıyasladığımız durumlar yaşarız.
Özgüvenimizin zayıfladığı durumlarda yapabileceğimiz ilk iş, hiç kimsenin mükemmel olmadığını kabul etmektir. Belki, başka insanların sizin sahip olmadığınız becerileri vardır. Ancak, siz de büyük olasılıkla onların yapamadığı bazı şeyleri yapabiliyorsunuz.
Özellikle, onlarla rekabet edebileceğiniz alanlarda kendi yeteneklerinizi geliştirmeye odaklanın. Tüm yapabileceklerinizi aklınıza getirin, yapamayacaklarınız için fazlaca endişelenmeyin, onlara takılıp kalmayın.
Özgüveni artırmanın iyi bir yolu, yaşamdaki başarılarımızı hatırlamaktır. Sahip olduğumuz tüm yeteneklerimizi, iyi kullandığımız becerilerimizi aklımıza getirelim ve güvenli davranarak kazançlı çıktığımız zamanları hatırlayalım.
Eğer, siz de özgüveninizi kazanmak ve geliştirmek istiyorsanız, yeteneklerinizi önemseyin ve kabuğunuzdan çıkın. Daha rahat ve girişken davranmayı öğrenin. Fikirlerinizi daha sesli ifade edin. Sorumluluklar alın. İş yaşamınızda karar alma süreçlerinde ve uygulamalarda daha aktif olarak kendinizi gösterin. Enerjik olmak için bu tür insanları kendinize örnek alın. Cesaretli olun, hata yapmaktan korkmayın. Başarısızlıkların birer ders olduğunu ya da başarı yolunda küçük molalar olduğunu düşünün. Elde ettiğiniz her başarıyla özgüveninizin arttığını göreceksiniz.
Yazar: İsmet Barutcugil

GELECEĞİN MESLEKLERİ


Gelecek hangi işlerde?
26 Temmuz-2 Ağustos arasında ise yüzbinlerce aday gelecekte çalışacakları işi belirleyecek tercihleri yapacak. İşte bu tercihleri yaparken gelecekte onları ne bekliyor, Hürriyet İK olarak onları araştırdık.
Makineler yüzyıllardır insanların istihdam ve iş geleceği konusunda belirleyici bir rol oynuyor. Geçen on yılda insanların yaptığı yüzlerce iş, çok daha az maliyet ve hata ile onlar tarafından yapılabiliyor. Üstelik makineler bırakın sahneden çekilmeyi, her geçen gün sektörlerdeki payını arttırıyor. Dünyanın önde gelen yönetim danışmanlığı firmalarından McKinsey&Company, yeni yayınladığı raporda çeşitli sektörlerde hangi faaliyetlerin ne oranda makineleşebileceğini ortaya koydu. 
Raporda 19 sektörde 7 iş faaliyetinin ne oranda teknik olarak makineleşme potansiyeline sahip olduğu ABD İşgücü İstatistikleri Bürosu’nun verilerinden yola çıkılarak derlendi. Raporda üretim ve parekendecilik sektörlerinin makineleşmede en yüksek potansiyele sahip olduğu da vurgulandı. Sağlık ile eğitim ise otomasyon açısından en zayıf sektörler. Yani her iki alanda çalışanların da gelecekte önleri açık. Finans ve inşaat ise orta düzeyde potansiyel barındıran sektörler arasında yer aldı. 
Raporda 19 sektörde; yönetim, uzmanlık, insanlarla etkileşim, öngörülemez fiziksel işler, veri toplama, bilgi işlem, öngörülebilir fiziksel işler gibi 7 iş faaliyeti belirlendi. Sektörler bazında yapılan bu iş faaliyetlerinin ne oranda makineleşme potansiyeli taşıdığı araştırıldı. İşte sektörler ve otomasyon ile ilgili öne çıkan dikkat çekici veriler:
EN AZ MAKİNALAŞMA YÖNETİMDE
Çevresel koşullardan bağımsız olan ‘öngörülebilir fiziksel iş faaliyetleri’nde tüm sektörlerde yüzde 78 oranında otomasyona geçilebileceği öngörülüyor. Ele alınan 19 sektörün ortalamalarına göre veri toplamada yüzde 69, bilgi işlemde ise 69 oranında makineleşme potansiyeli mevcut. En az makineleşme şansı olan iş faaliyeti, yüzde 9 ile ‘yönetim’. Çünkü yönetim; insanlarla etkileşim gerektiriyor ve makineler bu konuda hâlâ insanlar kadar gelişmiş değil. 
Rapora göre sağlıkta ve eğitimde otomasyon potansiyeli çok düşük. Konaklama ve gıda sektörlerinde ise öngörülebilir fiziksel işlerde otomasyonlaşma oranı yüzde 48; inşaatta ise yüzde 41. 19 sektör içinde en yüksek otomasyon potansiyeli, yüzde 51 ile tarım sektöründe.
GELECEĞİN MESLEKLERİ TEKNOLOJİDE SAKLI
TÜRKİYE’DE fütürist denildiğinde akla ilk gelen isimlerden biri olan Ufuk Tarhan iş ve yaşam koşullarımızdaki tüm değişimi şekillendirecek teknolojik belirleyiciler arasında büyük veri, bulut bilişimi, nesnelerin interneti (IoT) 3 boyutlu baskı, sanal gerçeklik, arttırılmış gerçeklik, giyilebilir teknoloji, hologram teknolojisi, insansız araçlar, kısa kod uygulamalarını sayıyor. Tarhan, geleceğin mesleklerinin bu teknolojilere göre şekilleneceği belirterek şunları söylüyor:
5-10 YILA YAPAY ZEKA ÇAĞINDAYIZ
Şu an mobilizasyon ve dijitalleşme çağı içindeyiz. 5-10 yıl içinde robot, yapay zeka ve yenilenebilir enerji çağlarına geçmiş olacağız. Bugün var olan mesleklerin bazıları tamamen yok olacak, kalanların hepsi çok önemli değişiklikler geçirecek. Örneğin muhasebecilık, çağrı merkezi elemanı, perakende satış asistanı, emlakçılık, sekreterlik bunlar arasında sayılabilir. 
DİJİTAL HER ŞEY KAZANDIRACAK
2017-2018’de tüm internet trafiğinin yüzde 90’ı video olacağı için videolaştırma alanıyla ilgili tüm işler çok önem kazanacak. Bu da bu iş alanını büyütecek. Sosyal medya, dijital pazarlama, dijital reklamcılık, dijital iletişim kısacası dijital her şey kazandıracak.
VERİ ANALİSTLERİNİN GELECEĞİ PARLAK
Yapay zeka analiz görevini tamamen üstlenene kadar her sektörde büyük veri analistleri vazgeçilmez olacak. Büyük veri yığınları içerisinden gelecekle ilgili tahminde bulunabilmemizi sağlayabilecek bağıntıların bilgisayar programı kullanarak aranması anlamına gelen veri madenciliği içinse gelecek parlak. STEAM alanları (Fen bilimleri, teknoloji, mühendislik, sanat ve matematik) temel bilimler arasına girecek. Her meslek uzmanı bunları iyi derecede anlar hale gelecek. Yani mühendis sanatçılar, teknolojist matematikçiler, sanatçı bilim insanları gibi yeni karma meslekler ortaya çıkacak.
MÜHENDİSLİK YENİDEN YÜKSELİŞTE
Mühendislik gelecekte de önemini koruyacak. Özellikle uçak, uzay, genetik, biyokimya, nano teknoloji, robot, çevre, doğa, iklim, materyal, hologram ile ilgili mühendislikler ön plana çıkacak. Teknoloji ile iç içe geçmiş yeni nesil hukukçular, regülatörler, denetçiler olacak. Yakın gelecekte, analistlik, görsel-metinsel editörlük, kurguculuk, küratörlük de yıldızı parlayacak işler arasında.
ROBOT PATRONLAR DÖNEMİ BAŞLAYACAK
RoboBoss’lar (Robot Patronlar) oluşacak. İnsanlar robotlarla çalışmaya, yaşamaya alışacak. Robot-insan karmasının yapacağı iş süreç ve modellerinin tasarımcıları, koordinatörleri epey revaçta olacak.  Giyilebilir teknolojiler nedeniyle tekstil, moda, deterjan, perakende, pazarlama, satış ve kimyasallarla ilgili sektörlerde çalışanlar, nano, genetik, kimya, biyoloji gibi teknolojilerden çok iyi anlayan bambaşka tasarımcılara, mühendislere dönüşecek.”
GELECEĞİN MESLEKLERİ
Yazılım mühendisleri Uçak, uzay, genetik, biyokimya, nano teknoloji, robot, çevre, doğa, iklim, materyal, hologram ile ilgili mühendislikler  Büyük veri analistleri Sosyal medya, dijital reklamcılık uzmanları Mekanik-montaj birinci derece süpervizörleri Acil durum yönetim müdürleri Odyologlar Meslek hastalıkları uzmanları Ortez/protez uzmanları Diyetisyenler ve beslenme uzmanları Satış mühendisleri Doktorlar ve cerrahlar Psikologlar.
ÜST DÜZEY YÖNETİCİLER GELECEĞİN MESLEKLERİNİ ANLATTI
YARATICILIK GEREKTİREN ALANLAR BİR ADIM ÖNDE
Albright Stonebridge Group Baş Danışmanı Hakan Akbaş: Gelecekte yönetimsel, düşünsel ve uzmanlık gerektiren meslekler revaçta olacak. Yaratıcılık, organizasyon becerisi, diploması gibi yetkinlikler önem kazanacak. Sağlık, eğitim, hukuk gibi sektörler öne çıkacak.
YAZILIM MÜHENDİSLİĞİNDE GELECEK VAR
Bosch Türkiye ve Orta Doğu Başkanı Steven Young: Bana göre, geleceğin trend mesleklerinden biri ‘yazılım mühendisliği’. Yaşamın her alanında otomasyonu görüyoruz. Kas gücü kullanımı azalacak, insanın karar verme yetisi daha fazla kullanılacak. Her an değişime, öğrenmeye açık, kendi kendine organize olan takımlar ve takım arkadaşlarına ihtiyaç artacak
ANA DİSİPLİNLER HER ZAMAN REVAÇTA OLACAK
Toyota Otomotiv Türkiye G.M. ve CEO’su Hiroshi Kato: Ana disiplinler ve temel mühendislik bilimleri her zaman revaçta olacak. Mekatronik, otomotiv, biyomedikal alanlarından türetilecek uzmanlık alanları gelecekte önem kazanacak. Mobilite ve insan hayatını kolaylaştırıcı unsurlara odaklı alanlar yükselişe geçme potansiyeline sahip. Örneğin insansız araçları veya enerji verimliliğini öne çıkaran ulaşım teknolojileri gibi. 
ENERJİ YÖNETİMİ ÖNE ÇIKIYOR
Schneider Elektrik Türkiye İK Müdür Yardımcısı Ayşe Özdemir: Geleceğin meslekleri dendiğinde yazılım, teknoloji, enerji yönetimi ve çözümleri gibi alanlar ön plana çıkıyor. Daha çok akıl gücü, yaratıcılık gerektiren, görsel ve tasarım yetkinlikleri olan bireylerin bunları kullanabileceği alanlar yükselişe geçecek.

Yazar: Önder Öndeş

YURT DIŞINDA İŞ NASIL ARANIR


YURT DIŞINDA İŞ NASIL BULUNUR ?

Hedefleriniz arasında yurt dışı deneyimi var, ama bunu nasıl gerçekleştireceğinizi bilmiyorsanız bu yazı tam size göre. İster eğitim, ister kariyer için yurt dışına çıkmanın ön koşulu bağlantı kurmak. Peki bu bağlantılara nasıl ulaşacaksınız? İşte size cevapları…
Yurt Dışında Çalışmak
Yazmayı, düşüncelerimi paylaşmayı oldum olası sevmişimdir. Bugüne kadar, LinkedIn'de çalıştığım dönem de dahil olmak üzere hiçbir şey paylaşmamış olduğumu fark edip, yeni yıl öncesinde, 2017'de daha çok yazmaya, aklıma gelenleri, bildiklerimi, gördüklerimi daha çok paylaşmaya karar verdim. Bunu yaparken İngilizceden ve İngilizce terimlerden olabildiğince kaçınıp; Türkiye'de yaşadığım dönemde de hep eleştirdiğim plaza dilinden de uzak durmaya özen göstereceğim. Alıntılar, fotoğraflar kullanırsam da kesinlikle Türkçesini de paylaşacağım. LinkedIn profilim İngilizce olsa da (yurt dışında çalışmamın getirdiği bir zorunluluk) LinkedIn'deki her yazının İngilizce yazılması gibi bir zorunluluk olmadığını, hatta platformun eksiklerinden birinin de Türkçe kullanmaktan kaçınan insanlar olduğunu hatırlatmak için aldığım bilinçli bir karar bu.
Konunun başlığı aslında bugünlerde daha da çok gündeme gelmeye başlamış, özellikle de beyaz yaka arkadaşlarım arasında daha da sık konuşulmaya başlanmış bir konu. Eminim ki bu konuyla ilgili onlarca, yüzlerce yazı yazılmıştır bugüne kadar. Başta Ekşisözlük olmak üzere "Türkiye'den gitmek", "Uruguay'a Yerleşmek", "Kanada göçmenlik şartları" gibi birçok "Like - Retweet" odaklı yazılar da mevcut. Fakat ben olaya biraz daha yapıcı ve 2 senelik süreçte öğrendiğim kadarıyla, nacizane, yol gösterici yaklaşmaya çalışacağım.
Yurt dışında çalışmak/ yaşamak kararını almak/ hayata geçirmek oldukça zor ve pat diye yapılacak bir şey değil. Geldiğinizde bulduğunuz dünya da tabii ki toz pembe değil. Etrafınızdaki insanlara baksanız hepsi her gün Türkiye'yi kötüleyip "Gitmek lazım buralardan", "En iyisini gidenler yapıyor" dese de, "Hadi sen de gel/git" dediğinizde, "Ama" , "Ya aslında..." ile başlayan cümleler duymanız çok olası.
Her türlü değişim için birinci şart, bunu yalnızca yurt dışında çalışmaya başlamak olarak değerlendirmek de yanlış, Türkiye'de çalıştığım dönemde de işinden, görüntüsünden, evinden, ilişkisinden sürekli mutsuz olan ama asla değiştirmek için adım atmayan onlarca insan tanıdım, SEÇİM YAPMAK. Alıntıladığım fotoğrafın net bir şekilde anlattığı gibi "Eğer bir seçim yapmazsanız, fırsatları yakalayamaz, hayatınızı da asla değiştiremezsiniz". Yerinizde oturup hayatınızdan sonsuza kadar mutsuz olabilirsiniz. Yaptığınız değişimler sizi mutlu da etmeyebilir fakat günün sonunda yapmadıklarınız için yaşayacağınız pişmanlık, yaptıklarınızdan yaşayacağınız pişmanlıktan her zaman daha fazla olacak. Özetle, kötü de olsa bir karar verin ve harekete geçin.
Kararı verdiğimizi varsayalım ve artık yurt dışında çalışma olanaklarını araştırıyoruz. Peki nereden başlayacağız? Benim gördüğüm iki seçenek var:
Master programları
LinkedIn'den doğru işi aramak/ bulmak
Master programları birçok kişi için kariyerini değiştirmek ve olduğu yerden çıkmak, sektör, hatta ülke değiştirmek için en hızlı ve kolay seçenek gibi duruyor. Tabii ki bildiğimiz gibi bir şey hızlı ve kolaysa malesef ucuz olamıyor çünkü bu üçünü bir arada bulabildiğimiz bir çözüm yok. Burada doğru seçim, master programınızdan sonra size ülkede çalışma imkanı veren ülkelerle ilerlemek. İrlanda yaşadığım ve bildiğim bir örnek, fakat bildiğim kadarıyla bunu ABD, İngiltere ve Kanada'da da yapmak mümkün, yanlışsa bilgi lütfen düzeltin. Bu seçeneğin en büyük eksisi, varsa elinizdeki birikmiş paranızı bir programa yatıracak olmanız. Bu sizi korkutabilir ve yapmak istemeyebilirsiniz ama uzun vadede bu yatırımın karşılığını alacağınızı düşünürsek, tabii ki ilk koşulda olduğumuzu ve amacımızın yurt dışında çalışmak/ yaşamak olduğunu düşünerek konuşuyorum, bu seçenek kesinlikle denemeye değer. Araştırma kısmı sizde :)
Gelelim ikinci seçeneğe. Eski bir LinkedIn çalışanı olduğum için değil, Türkiye'de halen istenen seviyede olmasa da dünyanın gerçeği olduğu için, LinkedIn'de iş aramak ve doğru işi bulmak seçeneğine. Bu başlığı da aslında iki ayrı başlık halinde değerlendirmek lazım.
Bilgisayar Mühendisleri
Sosyal Bilimler (Finans, Satış, Pazarlama)
Bilgisayar mühendisleri için yurt dışında iş bulmak şu anda herkese göre daha kolay. İngilizceyi iyi bildiğinizi ve yeni teknolojileri yakından takip ettiğinizi varsayıyorum. Şu anda yalnız Türkiye'de değil, tüm dünyada yetenek yönünden en az bulunan ve TÜM ŞİRKETLERİN aradığı pozisyonlar yazılım, bilgisayar ve yeni teknolojiler odaklı. LinkedIn'den arama yöntemlerini birazdan iki başlık için birlikte anlatacağım ama bu kitabın adını burada çalışan birçok mühendis arkadaşımdan duydum. Mülakatlar öncesi edinmekte fayda var.
Sosyal Bilimler mezunları ya da şirketlerin ilgili bölümlerinde çalışanlar için işler biraz daha zor. Şirketler için ilk seçenek her zaman çalışma izni olan, o ülkede çalışabilecek birini işe almak olduğundan bir Türk olarak fark yaratabileceğiniz nokta tabii ki TÜRKÇE konuşuyor olmanız. Daha önce hiç fark ettiniz mi bilmiyorum ama dünyanın birçok ülkesinde anadili Türkçe olan insanlar arıyorlar. İlk aklıma gelen ülkeler İrlanda, İspanya, Çek Cumhuriyeti, Malta. Bu pozisyonlar genellikle müşteri hizmetleri & satış odaklı pozisyonlar. Bu ülkelerde yaşayan, yıllar önce bu ülkelere yerleşmiş ve çalışma izni olan insanlar ilk rakipleriniz. Fakat doğru adımlarla ilerlerseniz, size çalışma izni konusunda sponsor olacak şirketi kesinlikle bulabilirsiniz. Özellikle büyük şirketler (Google, Facebook, LinkedIn, Oracle vb.) bu konuda daha cömert ve yardımcılar.
LinkedIn'i nasıl etkin kullanabiliriz ve özellikle yurt dışındaki işlere nasıl başvurabiliriz kısmına geldik. Burada ilk önerim iş aradığınızı tüm İnsan Kaynakları çalışanlarına göstermeniz. Korkmayın, kendi şirketinizdeki insan kaynakları bunu görüp sizi işinizden etmeyecek çünkü birincisi, onlar bunu göremezler, LinkedIn bunu sizin yerinize düşünmüş, ikincisi hiçbir İK yöneticisinin tekliflere açıksınız diye size kapıyı gösteremeyeceğini de biliyoruz. Zaten hangimiz daha iyi iş tekliflerine açık değiliz ki? Türkiye'de ve dünyada yeteneklerin %80'inden fazlası aktif iş aramayan fakat daha iyi tekliflere her zaman açık adaylar. Bunu nasıl mı yapacağız?
1) Ana sayfanızdaki iş ilanlarına tıklıyorsunuz.
2) Karşınıza çıkan sayfada Preferences (Tercihler) sekmesine gidiyorsunuz. Bunu açmak artık bir tık uzağınızda. Artık iş aramasanız da, iş tekliflerine açık olduğunuzu her insan kaynakları çalışanı biliyor
3) Aynı bölümde yapacaklarımız bunlarla sınırlı değil. Aynı zamanda tercihlerinize uygun iş ilanlarından oluşan özel bir bölüm oluşturmanız da mümkün. Yapmamız gereken çalışmak istediğiniz ülkeleri, sektörleri ve şirket büyüklüklerini seçmeniz. Devamında iş ilanları sayfanızda tercihlerinize uygun ilanlar göreceksiniz.
Bütün bu adımlarla henüz aramaya geçmeden, LinkedIn'i daha etkin kullanmaya başladık bile.
Gelelim son adıma, doğru işi bulmaya. Burada önerim Bilgisayar mühendisleri için kullandıkları yazılım dilleri ile ya da mevcut iş tanımları ile "Java, .Net, C++ vb." sosyal bilimler için ise "Türkçe, Turkish, Turkey, Multilingual" kelimeleri ile iş ilanlarında arama yapmaları. Burada bir LinkedIn kısayolu paylaşayım. Aradığımız kelimelerin arasına büyük harfler ile OR koyduğumuzda (Java boşluk OR boşluk Turkish) LinkedIn tüm kelimeler için tek seferde arama yapıyor. Aşağıda iki örneğini hemen paylaşıyorum. Bu aramalarda lokasyon seçmezseniz tüm dünyada, seçtiğinizde ise o lokasyonda, ilanın başlığında/ içinde aradığınız kelimeler geçen tüm ilanları bulursunuz.
Bilgisayar mühendisleri daha şanslı demiş miydim? :) Yalnızca İrlanda'da, yalnızca bu 3 yazılım dili ile ilgili ilan sayısı 930.
Özellikle teknoloji şirketleriyle, aslında birçok şirkette benzer uygulamalar mevcut, ilgili bilmeniz gereken bir başka nokta da şirketlerin iç referans yöntemi ile işe alım yapma oranlarının oldukça yüksek olması. Şirket içinden biri size aradığınız ve uygun olduğunuzu düşündüğünüz pozisyon için referans olduğunda hem öncelikli değerlendiriliyorsunuz, bu tabii ki işi aldınız demek değil, hem de size referans olan kişi eğer işe alınırsanız güzel bir bonus alıyor şirketinden. Bunu niçin söyledim, önce her zaman o şirketten, mümkünse o pozisyonda çalışan birini bularak size referans olmasını isteyin. Burada üzerinizdeki çekingenliği atmanız ilk şart çünkü özellikle kendi deneyimimden, eşimin işe alım süreçlerindeki aktifliğinden ve insanlarla tanışmasından yola çıkarak söyleyebilirim ki, herkes size bir şekilde yardımcı oluyor. Kazan - Kazan. Dikkat etmeniz gereken şey önce referans yöntemini denemeniz çünkü önce başvuru yaparsanız şirketler genelde referansı kabul etmiyorlar, minik bir dipnot olsun.
Özetle:
Karar ver
Harekete geç
LinkedIn profilini düzenle
Uygun işleri bul
Şirket içinden yardım iste
Gerisi biraz da şans...

Yazar: Mehmet İlker Aktaş