Bu Blogda Ara

18 Eylül 2011 Pazar

YAY HAYATTIR , OK NİYET

yay ve ok sporu  ile ilgili görsel sonucu

YAY

Yay hayattır: Bütün enerji ondan gelir. Ok bir gün mutlaka terk edecektir. Hedef ise uzaklardadır. Ama hayat her zaman sizin yanınızda kalır, bu yüzden ona nasıl iyi bakacağınızı bilmeniz gerekir. Durgun kalacağı dönemlere ihtiyacı vardır -her daim kuşanılmış ve gerilmiş halde tutulursa gücünü kaybeder. Bu yüzden gücünüzü tazeleyebilmek için dinlenmeyi kabul etmelisiniz. Böylece yeniden yayı germek için asıldığınızda gücünüz eksiksiz olur.

Yayın bilinci yoktur: O okçunun elinin ve arzularının bir uzantısıdır. Öldürmeye ya da düşünmeye hizmet eder. Bu yüzden her zaman amacınızı net olarak belirleyin.

Yay esnektir ama yine de onun da sınırları vardır. Kapasitesinin ötesinde herhangi bir girişim onu kıracak ya da onu tutan elleri tüketecektir. Bu durumda yayın yanı sıra kendi bedeninizden de size verebileceğinden fazlasını talep etmeyin. Ve unutmayın, bir gün yaşlılık zamanı gelecek -bu bir lanet değil bir nimettir.

Yayı zarifçe gerin, her iki tarafın da kendine düşen payı gerektiği biçimde yapmasını sağlayın, enerjinizi boşa harcamayın. Bu sayede yorgun düşmeden pek çok ok atabilirsiniz.

OK

Ok sizin niyetinizdir. Yayın gücünü hedefin tam ortasına bağlayan araçtır.
Niyetiniz her zaman son derece net, açık ve iyi dengelenmiş olmalıdır.

Ok bir kez yaydan ayrıldı mı artık asla geri gelmez, bu yüzden sürece müdahale etmek -oka yön verecek hareketler doğru ve düzgün olmadığında- sırf ok gerilmiş ve hedef bekliyor diye eski kafalı bir şekilde hareket etmekten daha iyidir

Sizi durduran tek şey hedefi tutturamamak korkusu ise bu durumda niyetinizi açıkça göstermekten çekinmeyin. Doğru hareketleri yerine getirin ve elinizi açıp yayın telini bırakın, gerekli adımları atarak girdiğiniz mücadele ile yüzleşin. Hedefi vurmayı başaramasanız bile bir dahaki sefere daha iyi nişan almaya muktedir olacaksınız.

Eğer risk almazsanız bir dahaki sefere neleri değiştirmeniz gerektiğini asla bilemezsiniz.

HEDEF

Hedef ulaşılmak istenen amaçtır.

Sizin tarafınızdan belirlenir. İzlenen yolun güzelliği de işte burada yatar: Asla bahaneler uydurmaya ya da rakibinizin daha güçlü olduğunu söylemeye hakkınız yoktur. Çünkü hedefi seçen sizsiniz ve tüm sorumluluk size ait.

Eğer hedefinizi bir düşman olarak görürseniz belki iyi bir atış yapabilirsiniz ama kendinizi geliştirmeyi asla başaramazsınız. Tüm hayatınız boyunca okunuzu, kağıttan ya da tahtadan yapılmış, anlamı olmayan şeylerin ortasına atmaya çalışırsınız. Ve diğer insanlarla bir araya geldiğinizde hayatta hiç ilginç ya da heyecanlı bir şey yapmadığınızdan yakınırsınız.

İşte tam da bu yüzden bir amaç belirlemeniz gerekir, ona ulaşmak için elinizden gelenin en iyisini yapmalı, ona saygıyla ve önemseyerek bakmalısınız: Onun sizin için anlamını ve onun için ne kadar çaba, eğitim ve sezgi harcadığınızı iyi bilmelisiniz.

Hedefinize nişan alırken sadece ona odaklanmayın, onun çevresinde olup biten her şeyi de görün; çünkü ok fırlatıldığında, rüzgâr, ağırlık, uzaklık gibi kolay kolay hesap edemeyeceğiniz etkenlerle karşılaşacaktır.

Bir amaç sadece insan ona ulaşmayı hayal edebildiği sürece vardır. Onun varlığını gerçek kılan insanın tutkusudur, aksi taktirde amaç ölü bir şey, uzak bir hayal, tatlı bir düş olur.

Ve tıpkı niyetin bir amaca ihtiyaç duyduğu gibi, amaç da bir insanın niyetine ihtiyaç duyar. Çünkü varlığına anlam veren şey budur; bu sayede o artık sadece bir düş değil, bir okçunun dünyasının merkezidir.

DÜŞÜNCE GÜCÜYLE KENDİNİZİ DAHA İYİ HİSSEDİN


Günümüz dünyasında, insanların en büyük sorunlardan biri, duygusal dünyasındaki çalkantıları dindirememesi ve umutsuzluğu çok sık yaşaması. Oysa, ruh sağlığını da olumlu etkileyen, “iyi düşünme” yetisi birçok hastalığı önlediği gibi, varolan hastalıkların iyileşmesini sağlıyor, hatta kimi tümörleri bile küçültebiliyor. Bu doğrudan hareket eden milyonlarca insan, kendini daha iyi hissedebilmek için meditasyon yapıyor, psikiyatrlara gidiyor, Uzakdoğu sporlarına merak sarıyor, bilimden umudu olmayan ve alt kültürden gelenler ise büyücüler ve falcılarda çare arıyorlar. Ancak, insan psikolojisi ile ilgilenenler çok iyi biliyor ki, önemli olan tek şey insanın aklını kullanmayı öğrenebilmesi çünkü bu sayede tüm sorunlar çözülüyor.


Prof. Dr. Psikiyatr Özcan Köknel’de uzun yıllardır duygusal zeka kavramını inceliyor ve bu alanda kitaplar yazıyor. Hatta, “Akıl ile Düşünce Gücü” kitabında direkt olarak, aklını kullanmayı öğrenenlerin nasıl daha mutlu ve sağlıklı olduklarını anlatıyor.

Zihnin iyileştirme gücünü kullanmak için ruh sağlığının iyi olmasının gerçekten çok önemli olduğunu belirten Köknel, 44 yıldır yaptığı mesleğinde, sorunu olan ya da olmayan binlerce insanla tanıştığını ve bunların hepsinin derdinin daha iyi ve mutlu yaşamak olduğunu söylüyor.

İşte bu noktada Prof. Dr. Özcan Köknel’in söyledikleri dikkate değer. “Mutlu olmak için çaba gerekiyor, kimse yattığı yerden iyi olmuyor. Ve bir insanın ruh sağlığı, onun iyilik durumudur. İnsanın duygu dünyasında, ilginin, sevginin, neşenin sevincin olmaması durumunda bile umudunu kaybetmemesi ruh sağlığını iyi kılıyor.

İnsan, hasta ya da umutsuz olsa da, içinde iyiliği hissederse, ruh sağlığı yerindedir. Sonuç olarak esasında kendinizi çok iyi tanır, bedensel ve ruhsal güçlerinizi iyi bilirseniz ve bunları akıl düzlemi içinde kullanırsanız mutlu olur ve karşılaştığınız sorunları aşarsınız.”

Sağlıklı bir beden için sağlıklı ruh

1990’larda tüm dünyanın ilgisini çeken duygusal zeka kavramını kendi çalışmalarında önemli bir unsur olarak kullanan Prof. Dr. Köknel’e göre, duygusal zekanın birinci maddesi öz bilinç. Duygusal zekaya sahip olmak için, kendini, bedenini çok iyi tanıyacaksın, bedeninin özelliklerini, ruhsal yapını çok iyi bileceksin. Çabuk mu tepki veririm, çok mu kızarım, çabuk mu öfkelenirim, alınırım, olaylara karşı duyarsız mıyım diye sorular sormalı insan kendine. İkincisi, mutlaka başkalarıyla sağlıklı iletişim kurabilmeli insan. Prof. Dr. Köknel, “Bazıları bunu ödün kabul eder ama hiçbir ilgisi yok. Aksine ruh sağlığının sürebilmesi için gerekli. Çünkü bir insanın ruh sağlığı ancak başka bir insanla iletişimi varsa iyi olur, eğer iletişim kuramıyorsa ruh sağlığı zamanla bozulur. Eğer bu ikisini yapamıyorsak kendimizi iyi tanımıyor ve başkalarıyla sağlıklı iletişim kuramıyorsak doğal etkiler dışında insan zorlanmaya başlıyoruz. Burada çok önemli olan nokta şu; stres meydana geliyor. Stres insanın kendi iç dünyasıyla çatışma ya da başkalarıyla çatışma halinde olmasıdır ve stres insanı hem bedenen hem de duygusal olarak çok yoran bir şey” diyor.

Sağlıklı bir bedene sahip olmak için insanın kendisi ve çevresiyle barış içinde olması gerekiyor. Başkalarıyla iletişim kurarken onlara karşı beslenen duyularda kötülük, öfke, kaygı, endişe, kin, nefret; düşmanlık olmamalı. Bunların olması, sadece karşıdaki insanla iletişimi bozmaz, insanın kendi ruh sağlığını da bozar. Psikiyatrlara göre, insanın duygularıyla sistemleri arasında çok yakın ilişki var. Eğer içinizde iyi duygular varsa, bu tüm hormonları etkiliyor. Hormonlarda olumlu değişiklikler oluyor, sinir sistemi iyi çalışıyor kalbin çalışması, dolaşım sisteminin çalışması düzeliyor. Beynin kimyasındaki değişimler, olumlu gelişiyor. Endorfin ve seretonin salgısı artıyor. Bağışıklık sistemi güçlü olunca kanser gibi sorunlarla da daha iyi başa çıkılıyor. Eğer insanda bir hastalık varsa, umutsuzluk, kaygı, endişe oluyor ve bu yoruyor ama buna rağmen üstesinden gelinebileceği düşünülürse hayata umutla bakmak her zaman mümkün. Zaten bu durumda bağışıklık sistemi güçleniyor. Her zaman bu geçerli değil ama bu da hakikaten ciddi hastalıklarda bile o sonucu olumluya çevirebilecek değişimler yapıyor.

Prof. Dr. Köknel’e göre duygularınızı çok iyi tanırsanız olumsuz duyguları bastırmayı, denetlemeyi, engellemeyi, ertelemeyi öğreniyorsunuz.

Zihin gücüyle sağlıklı kalabilmek için yapılması gerekenler

Öncelikle her insanın isterse yapabileceği bir gevşeme tekniği olan meditasyon yapılabilir. Çünkü insan bilerek, isteyerek kendini gevşetebilir. Meditasyon, kasları gevşetiyor ve elden geldiği kadar zihni bir imgeleme yönlendirip, günlük endişe ve kaygıdan kurtarıyor. “Kaslarımı gevşeteceğim” diyerek bunu yapmak mümkün.

Geçmişteki iyi bir şeyi düşünüp geleceği de umutla bekleyebilirsiniz. Bu çok basit ve ucuz bir yöntem. Bir yere oturup ayaklarınızı uzatıp biraz da düşünceleri rahat bırakarak bu yapılabiliyor.

Yapılan meslekte başarılı olmak insanın ruh sağlığını olumlu etkiliyor , o nedenle işini severek yapmak çok önemli.

Bugünün işini yarına bırakmamak gerekiyor.
Mümkün olabildiğince sinirlenmeyi erteleyip sakin düşünmek iyi çözümlere götürüyor.
Yeteneklerinin farkında olup, hatalarını görmek önemli.
Başarısızlıklarından ders çıkarıp öz eleştiri yapmak ve kendini vazgeçilmez sanmamak lazım.
Başkalarına ve kendinize güvenin.
Zamanın tutsağı olmayın.
“Hayır” demeyi bilin.
Zamanın baskısından kurtulun.
Korkuyla davranmanın bedeli ağır olur.
İleşiminizde başkaldıran ve boyun eğen olmayın.
Uzlaşma için yer ve zaman bulun.
Olaylara yansız olarak bakmaya çalışın.
Doğru, güzel, iyi, olumlu eylemlerinizin ödülleneceğini beklemeyin.
Neyi değiştireceğinizi düşünün.
Bütün insanlar kendilerini üstün görür buna ihtiyaçları vardır unutmayın.
İnsanları sözleriyle değil,davranışları, tutumları eylemleriyle değerlendirin.
Gizli düşmanlık, kin duyguları beslemeyin.

MUTLULUĞUN REÇETESİ


Sizi gerçekten mutlu eden nedir?

Her yıl üzerine eklenen yeni sorumluluklarınız ve mutlaka yapılması gereken işleriniz arttıkça bu soruyu düşünmeye bile fırsat bulamıyor olabilirsiniz. Unutmamanız gereken, küçük şeylerle mutlu olmak sadece ruh sağlığınızı değil, fiziksel sağlığınızı da etkiler. Mutlu olmaya özen gösterirseniz, onu daha kolay elde edersiniz. Real Age doktorlarına kulak verelim.Basit adımları takip ederek, hayatınızdaki coşku ve mutluluğu tekrar kazanabilir, böylelikle fiziksel sağlığınızı da korumuş olabilirsiniz.


Günlük Eğlencelerinizin Kıymetini Bilin:


Eğer gün içerisinde yapılacakların bir listesini çıkarıyorsanız, sizi en çok eğlendirenleri de koymayı ihmal etmeyin. Yatağa uzanıp kitap okumayı, açık havada kahvaltı etmeyi, uzun bir yürüyüşe çıkmayı, oyun oynamayı, fotoğraf çekmeyi veya hiçbir şey yapmadan oturmayı seviyor musunuz? Aslında gün içerisinde bunlardan en az bir veya birkaçına ayırmak için vaktiniz var. Listenizi gözden geçirin, yapılması gerektiğini düşündüğünüz aslında kaç işi gerçekten yapmanız gerekiyor? Günlük aktivitelerinizi tekrar tartmalısınız.


Belki aylardır yaptığınız bir şeyi artık yapmaya gerek yok, ancak alışkanlık yüzünden devam ediyor olabilirsiniz. Gereksiz aktiviteler çıkınca eminiz listeniz sizi daha mutlu edecektir.


Güçlü ve Bağımsız Olun:


Hepimizin kötü günleri olur. Bitkin hissettiğimiz ve canımızın hiçbir şey yapmak istemediği günler…


Ancak öyle günlerde, sorunun tam üzerine gitmek inanın çok faydalı olacaktır.

10 dakika boyunca egzersiz yapın. Bir kere hareket etmeye başlayınca kolay kolay bırakmak istemeyeceksiniz. Bir egzersiz planı yapın ve ona sadık olun. En neşeli günde de, en kötü hissettiğiniz günde de 10 dakikalık bir egzersizi es geçmeyin. Bağışıklık sisteminiz, egzersiz planınızın düzenine göre gelişecek, ve bu sizin ruh halinizi olumlu yapacaktır. Egzersiz yapmak, sizi mutlu eder.Egzersiz sonrası bir kağıda neler hissettiğinizi yazın. Egzersiz planınıza göre ilerleyen günlerde, egzersiz biter bitmez neler hissettiğinizi kısa cümlerle not almaya devam edin.

Stres Konusu:


Hiçbir şeyin neşenizi almasını istemezsiniz. Fakat gün içerisinde bunu başarmak size ilk anda kolay gelmeyebilir. Gün içerisinde kısa nefes molaları verin. Evet çok basit; derin nefes alın! 3-4 tekrardan sonra kan akışınızına oksijen katmış olacak, daha sakin ve huzurlu hissedeceksiniz.Ek olarak eğer ki vakit bulabilirseniz, yoga veya masaj deneyin. Yapılan sayısız araştırma sonucunda görülüyor ki, sinirinizi hafifletir, stresi yok eder depresyon ve anksiyete duygularınızı minimuma indirir. 10 dakikalık bir yürüyüş ile, çok şekerli veya tuzlu bir atıştırmanın sizde yaratacağı rahatlama ve mutluluk hissi aynı olacaktır. Sizce hangisi daha sağlıklı?


Elinizdekileri Kullanın:


Hepimizin kendimize göre çeşitli becerileri ve ilgi alanları vardır. Gönüllü olarak yapabileceğiniz bir şeyler bulmak için, yakınlardaki okul, klup veya organizasyonları araştırın. Yeteneklerinizi başkalarının iyiliği için kullanmak, mutluluğu iki taraflı getirecektir. Yapabileceklerinizi gözden geçirin, sizin belki de umursamadığınız becerileriniz başkalarının mumla aradıkları olabilir. İnanın sizdeki yetenekleri arayan birçok kişi var. Herkesin yardıma ihtiyacı vardır, neden yardım eden siz olmayasınız?


Etrafınızdakilere Saygı Duyun:


Ailenizden veya arkadaşlarınızdan birkaçı ile sohbet etmek gerçekten kolay bulabileceğiniz bir aktivite olabilir.


Sizi anlayan insanlarla konuşmak kolaydır. Bu kişi sevgiliniz de olabilir. Kendinizi açmanız ve vereceğiniz güven, günlük sıkıntılarınız ve endişelerinize yeni bir bakış açısıyla bakmanızı sağlayabilecek yorumlar getirebilir.


Gülmek ve mutluluk arasındaki ilişki bilimseldir. Güldüğünüz zaman, kan basıncınız düşer ve mutluluk hormonu adı verilen endorfin hormonu artar. Son olarak, işyerinizdeki ilişkileri es geçmeyin. İş arkadaşlarınız sizi yakından tanıyor olabilirler. Birbirinize vereceğiniz destek, stresli zamanlarınız için çok değerli olabilir. Siz onları dinleyin, onlar da sizi dinlesin. İş arkadaşlarınızın sizin hakkında bildiklerini yadsımayın, sahi onları her gün görüyorsunuz öyle değil mi?


Mutlu hissetmek, duygusal hayatın olduğu kadar fiziksel hayatınızın da çok önemli bir parçasıdır.


Zamanınıza ve bağımsızlığınıza değer verin, kendi gücünüz ve yeteneklerinizi kullanabileceğiniz alanları seçerseniz, bu sizin hem ruhunuzu hem de vücudunuzu kendine getirecektir.